Deniz Kahraman: Şubat 2014

28 Şubat 2014 Cuma

ABD 10 Yıllık Tahvilleri ve Önemi (23.02.2014)

ABD 10 Yıllık Tahvil Faizleri, diğer vadelerdeki ve tüm dünyadaki faiz oranlarını etkileyen bir gösterge niteliğindedir. Fed para politikasını oluştururken 10 yıllık tahvillerden yararlanmaktadır. Dünya genelinde ekonomik politika yapıcılarının uzun vadeli perspektif 10 yıllık bir dönemi esas almaktadır. ABD'de Kongre Bütçe Ofisi de (CBO) ekonomiye ilişkin tahminlerini 10 yıllık döneme ilişkin olarak yapmaktadır. 10 yıllık tahvil faizleri 30 yıllık Mortgage Oranlarını da doğrudan etkilemektedir.

ABD 10 Yıllık Tahvillerinin Seyri
Fed’in 2008’den bu yana genişlemeci bir para politikası izlemiştir. Merkez Bankası Bilançosu, 2008 öncesinde 900 milyar doların altında iken, 2013 sonu itibariyle 4 trilyon dolara yaklaşmıştır.

Fed her ay 65 milyar dolar olarak sürdürdüğü tahvil alım programıyla, 10 yıllık faizlerin rekor düşük seviyeye gerilemesine neden olmuştur.


Tahvil Piyasası Nasıl İşler?
Tahvil fiyatı ve faiz oranı arasında ters ilişki söz konusudur. Tahviller iskonto esasına göre satılmaktadır. Vade sonunda 100 $ olacak bir tahvil, piyasaya 100$ altında çıkarılmaktadır. Aradaki fark ise, tahvilin faizini ifade etmektedir. Eğer ki yatırımcı tahvili vadesine kadar elinde tutarsa, ihraç edildiği dönemdeki faizi belirlenen dönemlerde alabilmektedir.

Bir diğer yandan tahvil ikincil piyasada işlem görmekte ve fiyatı piyasa koşullarına göre değişmektedir. Tahvil faizlerinin yükselmesi elinde tahvil olan yatırımcıların zarara uğraması anlamına gelmektedir. (%2 olan tahvil faizinin %3'e yükselmesi, yatırımcının elinde tuttuğu tahvilin %50 değer kaybetmesi anlamındadır.)

Tahvil Faizleri Ne Zaman Yükselir?
Enflasyona ilişkin beklentilerin yükselmesi
İşsizlik beklentilerinin yükselmesi
Bütçe ve Cari işlemler dengesinin bozulması
Ekonomik büyümeye ilişkin beklentilerin zayıflaması.
Ülkeye ilişkin ekonomik veya siyasi risk algısının artması.

ABD Tahvil Piyasası
ABD tahvil piyasası ise, Dünya para sisteminin merkezi konumunda olduğu için bazı farklılıklar içermektedir.

İlk olarak, Fed'in tahvil alımlarını azaltacağını açıklaması bu konuda önemli olarak ifade edilebilir. Fed'in alımları azaltmasıyla, tahvillere talep azalacak, böylelikle tahvil almak isteyenler daha yüksek faiz talep edecektir. Fed'in çıkış sinyalinden bu yana, ABD 10 Yıllık Tahvil Faizleri %1.60'lardan %3'lere kadar yaklaşmıştır.

ABD Tahvil Faizleri Gelişmekte Olan Piyasaları Nasıl Etkiliyor?
ABD para sisteminin merkezi konumunda olduğu için, sermaye ihtiyacı olan tüm ülkeler fonlamada ABD faizlerinin seviyesinden etkileniyor.

1) ABD 10 yıllık faizleriyle gelişmekte olan ülke faizlerinin birlikte artması.
ABD'de faizlerin artmasıyla birlikte, gelişmekte olan ülkelerde de faizler artıyorsa, fonlama maliyetlerinin artmasıyla birlikte gelişmekte olan ülke tahvillerinden bir çıkış yaşandığı ifade edilebilir. (Risk Algısı Yükseliyor)
2) ABD 10 yıllık faizleri artarken, gelişmekte olan ülke faizleri düşüyorsa.
Yatırımcılar küresel ekonomiye ilişkin olumlu beklentilerle birlikte, ABD tahvilleri yerine gelişmekte olan ülke tahvillerine yatırım yapma isteğinde olabilir. (Risk Algısı Düşüyor.) Yatırımların gelişmekte olan ülke tahvillerine kaymasıyla ülkelerde tahvil faizleri düşebilir.

Temel Olarak Varlıklar Üzerinde Etkisi
ABD 10 Yıllık Tahvil Faizleri'nin yükselmesi temelde dolar temin etmenin faizinin daha yüksek olması anlamındadır. Yani doların değerlenmesi beklenir.
ABD 10 Yıllık Tahvil Faizleri Yükselirse,
EURUSD paritesi düşebilir.
USDTRY paritesi yükselebilir.
Altın düşebilir.
Gümüş düşebilir.
Petrol düşebilir.
Gelişmekte olan ülke tahvil faizleri yükselebilir.
Gelişmekte olan ülke borsaları negatif etkilenebilir.

Yuan'ın Değeri Üzerine (28.02.2014)

Deniz Kahraman

Çin ekonomik modeli yatırıma dayalı bir ekonomi olarak ifade edilebilir. Devlet yatırım yapıyor ve sonrasında talebin oluşması bekleniyor. Çin'in İhracat'a dayalı modeli zayıf ulusal para birimi ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Ekonomide genel kabul olarak görülmüştür ki, zayıf ulusal para birimi dolayısıyla üretilen ürünlerin fiyatı düşük oluşacak ve ihracat şansı artacaktır. Yuanın dolar karşısındaki değeri, Çin ihracatında ABD'nin payının %17,2 olması dolayısıyla önemli. Çin ihracatı ABD pazarında yerli üreticileri negatif etkiliyor.  ABD'nin toplam ithalatında Çin'in oranı ise, %19 seviyesinde.

Uzun zamandan beri bilinen bir gerçeklik, Çin Yuan'ın değerini düşürerek ihracata dayalı modeliyle büyümeye devam etmek istemesi, ABD ise, Yuan'ın Dolar karşısında değer kazanmasını ve ABD pazarında Çin mallarının hakimiyetinin azalmasını istemektedir.

Çin'de yatırımlar ağırlıklı olarak devlet kontrolünde yapılıyor, dolayısıyla hane halkı tarafına ücretler dışında bir gelir transferi şansı düşük. Bir diğer yandan hane halkının ihtiyaçları yıllardan beri kapalı bir ekonomik modele sahip olan ülkede gelişmekte olan diğer ülkelere görece yüksek. Gayrimenkul fiyatlarının tarihi yüksek seviyelere yükselmesi altında yatan nedenlerden biri de hane halkının  arazi edinememesi ve böylelikle konuta talep göstermesi olarak ifade edilebilir. Bu konuda çalışmamız yararlı olabilir. http://www.sankoanaliz.com/tr-TR/makale/cinde-konut-fiyatlari-neden-yukseliyor-.snk Gayrimenkul sektörü ekonomiye yeni kaynak sağlayan bir unsur olarak değerlendirilebilir, fakat fiyatların hızlıca geri çekilmesi ekonomiyi derinden etkileyebilir.


Çin, üretim odaklı büyüme modelinden, tüketim odaklı büyüme modeline geçiş sürecinde normal şartlar altında Yuan'ın değerini artırmaya yönelik bir aksiyon alması beklenebilir. Fakat, üretimin her alanında bulunan Çin'in iç talebi artırmak için iç piyasada fiyatlar genel düzeyini düşük tutması yeterli olabilir.
Çin'de tüketicinin yüksek kredi talebini kredi büyüme oranından anlayabilmek mümkün,  2010'da %35'lere kadar yükselen oran, Çin Merkez Bankası'nın sıkılaşma yönünde aksiyonlarıyla birlikte Ocak 2014 itibariyle %14,3'e gerilemiştir.

Bu çalışmada, yuanın değerinin yanı sıra Çin Merkez Bankası (PBOC)'nın Dolar/Yuan ticaret bandını genişleteceğine yönelik beklentileri ve piyasalara olası etkilerini değerlendireceğiz.

Çin'de politika yapıcılar yuanın küresel ticaret ve finanstaki kullanımı yaygınlaştırma amacıyla kur kontrollerini gevşetmesiyle, Çin Merkez Bankası'nın (PBOC) önümüzdeki çeyrekte yuanın işlem bandını 2 ye katlayabilir. PBOC 19 Şubat'ta yaptığı açıklamasında yuanın işlem bandının düzenli bir şekilde genişletilmesini hedefleri arasında ifade etmişti.
Kaynak: Bank for International Settlements
Yuan Ticaret Bandının Genişletilmesinin Amaçları
  • Yuanın değerini düşürerek ihracat avantajı sağlamak
  • Yuan Ocak 2014 itibariyle Dolar Yuan'a göre %12 değerli, trading bandının genişletilmesiyle değer kaybı sağlanmak isteniyor olabilir.
  • Yuanı zayıflatarak kredi büyüme hızını yavaşlatmak istiyor olabilir.

Kredi Temerrüt Takası (CDS) Nedir? (23.02.2014)

Kredi Riski, temel olarak borç alan tarafın borcunu ödeyememe riski olarak tanımlanabilir. Kredi Temerrüt Takası ise, (CDS) en basit şekilde borç alan tarafın borcunu ödeyememesi ihtimaline karşı alınan bir sigortadır. CDS,  kredi  riskinin  belirli  bir  ödeme  karşılığında transfer edilmesini sağlamaktadır. JP Morgan tarafından 1994 yılında tasarlanmıştır.

Ne İşe Yarar?
CDS, kredi sigortası olarak kredi riskini üçüncü bir tarafa aktarmaktadır. Yani teorik olarak bir ülke borcunu (tahvil) ödeyemez ise, alacaklı borcunu CDS'i satın aldığı taraftan talep edebilmektedir. Örneğin, elinde bir ülkenin tahvili bulunan bir yatırımcı, kendini korumak amacıyla CDS satın alabilir. Bir diğer yandan, CDS primlerinin yükseleceği beklentisiyle de spekülatif olarak alım/satım yapılabilir. (naked CDS)

CDS Sözleşmesinde Taraflar
Basit şekilde ifade edecek olursak üç taraf yer almaktadır.
1) CDS sözleşmesine temel olan tahvili ihraç eden kuruluş. (devlet, özel sektör)
2) Tahvili elde eden, bu amaçla korunma satın alan taraf. (kişi, kuruluş)
3) Tahvilin ödenmeme ihtimaline karşı prim karşılığında garanti veren taraf. (finansal kuruluş, banka)

CDS Primlerini Etkileyen Değişkenler
CDS priminin yüksek olması, temel olarak o ülke tahvilinde riskin (geri ödememe) daha yüksek olduğunun göstergesidir.

CDS primlerini etkileme potansiyeli olan değişkenleri şu şekilde özetleyebiliriz. Büyüme oranı, cari denge/GSYH, faiz oranları, borç/GSYH, döviz rezervleri/GSYH, dış borç, hanehalkı borcu işsizlik oranı, enflasyon oranı, ülke borsalarının oynaklığı, temerrüt geçmişi ve siyasi risk algısı olarak ifade edilebilir. Özetle CDS primleri ekonomik ve siyasi risk algısından etkilenmektedir.

Longstaff,  Pan,  Pedersen  ve  Singleton  2007  yılında  yayımladıkları  çalışmalarında; kredi riskini oluşturan faktörleri incelemişlerdir. Çalışmada;  CDS  priminin  ABD  borsalarına (S&P  500  ve  NASDAQ  endeksleri), tahvil  piyasasına ve küresel risk primine bağlı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.

Brandorf  ve  Holmberg  (2010) ise,  Euro  Bölgesi  içindeki sorunlu  ülkeleri  kapsayan  PIIGS  ülkelerinin (Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan, İspanya) CDS primleri üzerinde etkisi olan makroekonomik değişkenleri incelemişlerdir. Çalışmada,  CDS  primleri  üzerindeki  etkisi  araştırılan  makroekonomik  değişkenler  GSYH büyüme hızı, enflasyon oranı, işsizlik oranı ve brüt borç stoku olmuştur.

CDS Primi ne zaman artar?
1) Büyüme oranı üzerinde soru işaretleri varsa.
2) İşsizlik ve Enflasyon oranının yükseleceği bekleniyorsa.
3) Faiz oranları yükseliyorsa. (tahvil sahipleri ellerindeki tahvilleri satıyorsa.)
4) Ülkenin borcunun milli geliri içindeki payının artacağı bekleniyorsa. (Borç/GSYH)
5) Ülkenin döviz rezervleri azalıyorsa.
6) Dış borcun artacağına yönelik beklentiler varsa.
7) Ülke piyasalarında siyasi veya ekonomik değişkenler kaynaklı olarak bir hareketlilik yaşanacağı bekleniyorsa.

CDS Priminin artması beklenir. Riskli olarak görülen bir tarafın sigorta maliyetinin daha yüksek olması gibi.

CDS Primi rakamsal olarak ne anlama gelir?

Örneğin, Türkiye için 5 yıllık CDS primi 240 puan seviyesinde. Demek oluyor ki, tahvilleri garanti altına almak için 100 $ tutarında tahvile 1 yıllık dönemde, 2.40 $ prim ödemek gerekiyor. (%2.4 ödemeler genellikle çeyreksel bazda yapılıyor.)

Kaynak: Deutsche Bank Research, <http://www.dbresearch.com> (Erişim Tarihi: 22.02.2014)
Grafikte görüldüğü üzere, Euro Bölgesi'nde borç krizinin etkilerinin hafiflemeye başlamasıyla, İtalya, Portekiz ve İspanya'nın CDS primleri gerilemiştir.  Ülkelerin batma risklerinin düştüğü fiyatlanmaktadır.  (Eylül 2012'de Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, "Euro'yu korumak için ne gerekiyorsa yapılacağını." açıklamış, piyasaları çeşitli programlarla desteklemiştir.) 

Türkiye'de ise, 17 Aralık siyasi operasyonuyla yatırımcılar risklerin arttığını düşünerek CDS talebini artırıyor.  (Talep arttıkça CDS primleri yükseliyor.)
Kaynak: Deutsche Bank Research, <http://www.dbresearch.com> (Erişim Tarihi: 22.02.2014)

Özetle Kredi Temerrüt Takası (CDS), siyasi risk ve ekonomik riski bir arada içererek, yatırımcılar tarafında ülke tahvillerinin riskini göstermektedir. Sistematik riski önlemede etkili bir araç olarak kullanılabilirken, sistemik risk durumunda küresel finans krizi sürecinde etkin olarak kullanımı konusunda tartışmalar sürmektedir.
Sistemik Risk: finans sisteminin etkin bir şekilde çalışamama riski olarak ifade edilebilir.

Yararlanılan Kaynaklar:
[1] Keten, M., Başarır, Ç., Kılıç, Y., (2013), Kredi Temerrüt Takası ile Makroekonomik ve Finansal Değişkenler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, 17. Finans Sempozyumu'nda Sunulan Bildiri, Muğla.
[2] Brandorf, C. ve Holmberg, J. (2010). Determinants of Sovereign Credit Default Swap Spreads for PIIGS – A Macroeconomic Approach. Lund Uniiversity School of Economics and Management.
[3] Longstaff,  F.A.,  Pan,  J.,  Pedersen,  L.H.  ve  Singleton,  K.J. (2007).  How  Sovereign  is  Sovereign  Credit Risk?. Cambridge National Bureau of Economic Research Working Paper No.13658.
[4] JP Morgan (2006), “Credit Derivatives Handbook”.  Corporate Quantitative Research Report. http://acting-man.com/blog/media/2011/12/JPM-Credit-Derivatives.pdf (Son Erişim Tarihi: 22.02.2014)



Dolar Endeksi Nedir? (22.02.2014)

Dolar endeksi tanım olarak, doların diğer para birimleri karşısında değerini ifade eder. ABD'nin ticaretinin önemli bölümünü gerçekleştirdiği bu ülkelerin para birimi karşısında doların değeri, dolar endeksini oluşturur. DXY kodu ile ifade edilir.

Dolar endeksi 6 ülke para birimi karşısında doların değerini göstermektedir.
1) Euro (EUR) 57.6%
2) Japon Yeni (JPY) 13.6%
3) İngiliz Sterlini (GBP) 11,9%
4) Kanada Doları (CAD) 9,1%
5) İsveç Kronu (SEK) 4,2%
6) İsviçre Frangı (CHF) 3,6% olmak üzeredir.

Dolar endeksi ilk olarak 1973'te ortaya çıkmıştır. Doların ülke para birimleri karşısındaki 1973 yılındaki değeri 100 olarak belirlenmiştir.

Dolar endeksi tarihi boyunca, Şubat 1985'te en yüksek 164.72 değerini, Mart 2008'de ise en düşük 70.60 değerini görmüştür. Endekste ilk gözden geçirme Euro sisteminin 1999'da başlamasıyla yapılmış, endekse Euro eklenmiştir.

Neden Önemli?
İkinci Dünya Savaşı sırasında, ABD'nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods'ta toplanan Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı'nda Bretton Woods sistemi getirilmiştir.  Bu sistemde dünyanın önde gelen devletleri arasında ticari ve finansal işlemlerde uyulması gerekilen kurallar belirlenmiştir. Sistem öncesinde ülkeler ellerindeki altın varlığı kadar para basabilmekteydi. Bu sistemle altın ile değeri ölçülen tek para birimi Dolar olarak belirlenmiştir.

Dolar böylelikle Dünya para sisteminin merkezine oturmuştur. 1971'de ise ABD, doları altına endekslemekten vazgeçtiğini duyurmuştur. Çünkü ABD dışındaki ülkelerde dolar miktarı artmış ve doların değeri düşmüştür.

Para sisteminin Dolar üstüne kurulmasıyla, ülke para birimlerinin dolar karşısındaki fiyatı önemli olmuştur.

Ne Zaman İşlem Görüyor?
Dolar endeksi ABD Dolar piyasasının açık olduğu her zaman, 5 gün 24 saat işlem görmektedir. Pazar akşamı New York saatiyle 24:00 - Cuma akşamı New York saatiyle 24:00 saatleri arasında işlem görmektedir.

Nerede İşlem Görüyor?
Dolar endeksi vadeli işlem sözleşmesi olarak "Intercontinental Exchange" (ICE)'de işlem görmektedir. Bir diğer yandan Borsa Yatırım Fonu (ETF) ve opsiyon piyasasında da işlem görmektedir.

Dolar Endeksinin Yükselişi Ne Anlama Gelir?
Doların diğer ülke paraları karşısında değerlenmesi.
Yatırımcıların diğer ülke paraları yerine doları tercih etmesi.
Yatırımcıların risk alma eğiliminin düşmesi.
Diğer ülke paralarını satarak dolar alması.
Diğer ülke paralarının satışıyla ülke borsalarının olumsuz etkilenmesi.
Borsa İstanbul'a negatif yansıma.

Dolar Endeksinin Düşüşü Ne Anlama Gelir?
Doların ülke paraları karşısında değer kaybetmesi.
Yatırımcıların dolar yerine diğer ülke paralarını tercih etmesi.
Yatırımcıların risk alma eğiliminin artması.
Doları satarak diğer ülke paralarını alması.
Diğer ülke paralarının alınmasıyla ülke borsalarının olumlu etkilenmesi.
Borsa İstanbul'a pozitif yansıma.

Temel Olarak Varlıklar Üzerinde Etkisi
Dolar Endeksi Yükselirse,
EURUSD paritesi düşebilir.
USDTRY paritesi yükselebilir.
Altın düşebilir.
Gümüş düşebilir.
Petrol düşebilir.
Ülke borsaları negatif etkilenebilir.

22 Şubat 2014 Cumartesi

Negatif Mevduat Faizi: Danimarka Deneyimi (22.02.2014)

Deniz Kahraman

Euro Bölgesi'nde enflasyon oranının Ocak'ta 0.70% gerçekleşmesi, bölge ekonomisinin deflasyona sürüklendiği yönünde yorumlara neden oluyor. Geçtiğimiz hafta, 6 Şubat tarihli faiz kararının ardından Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, enflasyonda aşağı yönlü risklerin farkında olduklarını, gerektiği takdirde aksiyona geçmeye hazır olduklarını ifade etmişti. Mevcut durumda, ECB'nin borç alma faizi (deposit rate) %0, borç verme faizi (lending rate) %0.25. Negatif mevduat faizi, 1970'lerde İsviçre Merkez Bankası, 2009'da İsveç Merkez Bankası ve 2012'de Danimarka Merkez Bankası tarafından uygulanmış, ekonomi üzerindeki etkisi oldukça sınırlı olmuştur.

Danimarka neden negatif mevduat faizi uyguladı?
  1. Danimarka, Maastricht Kriterleri altında, (%60) Kamu Borcu GDP oranı, güçlü kamu maliyesiyle birlikte Euro Bölgesi'nin dağılma riski altında olduğu dönemde güvenli liman olarak görülmekteydi.,
  2. Yabancı yatırımcıların 2012'nin ikinci çeyreğinde Danimarka Tahvilleri'ndeki net pozisyonu 230 milyar DKK'ya ulaşmıştı. Yabancı yatırımcıların tahvil pozisyonlarının artmasını uzun dönemde bir kırılganlık unsuru olarak gören Danimarka Merkez Bankası bu konuda aksiyon arayışındaydı.
  3. Yatırımcılar EUR/DKK'nin Danimarka Merkez Bankası'nın sabit kur politikasıyla, düşük seyretmeye devam edeceğini düşünmekteydi.

Danimarka Merkez Bankası, 6 Temmuz 2012'de mevduat faizlerini (deposit rate) -0,20%'ye indirmiş, 25 Ocak 2013'te -0.10%'a artırmıştır.

Sonuç: Negatif Mevduat Faizinin Etkileri

  1. Teknik olarak mümkün fakat politikanın tasarlanması zaman alıyor.
  2. Danimarka örneğinde kısa vadeli bonolar üzerinde oldukça etkili olduğunu ifade edebiliriz.
  3. Danimarka Merkez Bankası, ekonomiye destek sağlamak amacıyla değil sermaye girişlerinin hızını kesmek amacıyla negatif faiz uyguladı. (25 Ocak 2013'den beri -0.10% olarak sürdürülüyor.)
  4. Danimarka Merkez Bankası, negatif borç verme faizini uygulamayı ise bıraktı.
  5. Danimarka'da ekonomik makro veriler üzerinde etkisi sınırlı oldu. Etkili bir teşvik değil.
  6. Negatif mevduat faizi bankaların merkez bankasında tuttuğu mevduatlarından dolayı maliyetlerini artırıyor. Borç verme faizini indirmek daha etkili bir politika aracı olabilir.

Avrupa'da tahvil faizlerinin normalleşmesiyle söz konusu sorunlu ülkelerde (İtalya, İspanya, Portekiz) bankaların aktif yapısı sağlıklı hale gelmeye başlamıştır. Merkez Bankası'nın negatif mevduat faizi kararı yeni yeni toparlanan bankaları yeniden negatif etkileyebilir.


Yararlanılan Kaynak: 

http://danskeanalyse.danskebank.dk/abo/NegativeratesinDKNovember2013/$file/Negative_rates_in_DK_November_2013.pdf