Deniz Kahraman: 2015

22 Aralık 2015 Salı

Fed ve Gözden Kaçan Hamle

Fed 16 Aralık Çarşamba günü itibari ile faizleri 0-0,25% aralığından 0,25-0,50% aralığına yükseltti. Kararın akabinde ise Gecelik Ters Repo Operasyonu'nda (O/N RRP) günlük 300 milyar dolar tutarındaki limit kaldırıldı. Fed gecelik ters repo operasyonlarında ödenen faiz oranını 0,05% seviyesinden 0,25% seviyesine artırdı. Bankaların Fed nezdinde tuttuğu rezerve (excess reserve) ödenen faiz oranı ise 0,25% seviyesinden 0,50% seviyesine artırıldı. Fed gecelik ters repo operasyonu yoluyla para piyasasındaki fazla likiditeyi çekebiliyor. 
Grafikte Swap farkı gösteriliyor. FOMC açıklaması sonrasında 2 trilyon dolar büyüklüğünde hazine tahvilinin O/N RRP operasyonuna dahil olabileceği düşüncesiyle swap spreadleri yükseliyor.

Özetle, gecelik ters repo operasyonuna katılımda 300 milyar dolar tutarındaki limitin kaldırılmasıyla birlikte 2 trilyon dolar büyüklüğünde hazine kağıdı operasyona dahil olabilir. Böylelikle günlük bazda daha fazla likiditenin çekilmesi mümkün olabilir.
 Yararlanılan Kaynak: Bloomberg

Deniz KAHRAMAN


TCMB Faiz Kararı Bilgi Notu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tüm faiz oranlarını sabit tuttu.

1) Politika Faizi: 7,50% (Önceki: 7,50%)
2) Borçlanma Faizi: 7,25% (Önceki: 7,25%)
3) Marjinal Fonlama Faizi: 10,75% (Önceki: 10,75%)

Özet;
1) Sıkı para politikası duruşu ve makroihtiyati tedbirler neticesinde kredi büyüme hızları makul düzeyde seyretmektedir.
2) Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın da katkısıyla büyüme kompozisyonunun kademeli olarak net ihracat lehine değişmesi beklenmektedir.
3) Döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmektedir.
4) Bu çerçevede Kurul, piyasalardaki belirsizliklerin enflasyon beklentileri üzerindeki etkileriyle enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkları dikkate alarak, gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar vermiştir.
5) Para politikası kararları enflasyon görünümüne bağlı olacaktır.
6) Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecektir.

7) Kurul küresel para politikalarındaki normalleşmenin başlaması ile birlikte oynaklıklarda gözlenen düşüşün kalıcı olması halinde önümüzdeki toplantıdan itibaren para politikasındaki sadeleşme adımını başlanabileceğini değerlendirmiştir.

Deniz KAHRAMAN

16 Aralık 2015 Çarşamba

Fed/FOMC Bilgi Notu (16.12.2015)

Özet;
1) Fed faizleri 25 baz puan artırarak 0,25-0,50% seviyesine yükseltti.
2) Fed enflasyonun %2 hedefine doğru ilerlediğinden "oldukça emin" (reasonably confident) konumdadır.
3) İlk faiz artışından sonra da enflasyonda %2 hedefine doğru hareketten "oldukça emin" ve istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmek maksadıyla para politikası destekleyici olmaya devam edecek.

Değerlendirme
1) Komite ekonomik koşulların "sadece kademeli" (only gradual) faiz artışlarını desteklediğini gösteriyor.
2) Faizler "bir süre daha" (for some time) uzun dönemli faizlerin altında kalmaya devam edecek.
3) İstihdam piyasasında zayıflık yılın ilk aylarına göre "kayda değer" (appreciably) şekilde zayıfladı.
4) Faizlerin artırılması hususunda izlenecek yol ekonomik görünüme ve gelecek verilere bağlı olacak.
5) Normalleşme adımları "kademeli" (gradual) bir şekilde olacak. Diğer yandan ise, para politikası uzunca bir süre destekleyici olmaya devam edecek.
6) Ekonomik aktivite "ılımlı" (moderate) olarak tanımlanıyor.

Temel Göstergeler
Ekonomik Aktivite: "ılımlı büyüme" (expanding moderate pace) (Ekim: Aynı)

İstihdam Piyasasında Zayıflık: "yılın ilk dönemlerine kayda değer şekilde zayıfladı" (diminished appreciably since early this year) (Ekim: yılın ilk dönemlerine göre zayıfladı) (diminished since early this year)

Enflasyon: anket bazlı olarak geriledi, piyasa bazlı olarak düşük kalmaya devam ediyor. (Ekim: Hafifçe Geriledi)

Özetle, 2015 yılında ilk faiz artışına başlanması belirsizliği azaltabilir. Sonrasında ise Fed'in çıkış programını hangi hızla uygulayacağı konusu önem kazanıyor.


Deniz KAHRAMAN

10 Aralık 2015 Perşembe

Fed FOMC Toplantısına Doğru

ABD Merkez Bankası 2015 yılının son Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısını 15-16 Aralık 2015 tarihinde gerçekleştirecek. 16 Aralık Çarşamba günü 21:00 itibariyle faiz kararı sonrasında ise 21:30'da Fed Başkanı Janet Yellen'ın basın toplantısı gerçekleştirilecek. Fed üyeleri istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi ve enflasyonda %2 hedefine doğru hareketten "oldukça emin" olması durumunda faizleri "her toplantıda" artırabilir. Mevcut sözlü yönlendirme "her toplantıda" faiz artışına kapı aralıyor.

Piyasa katılımcılarının anket bazlı beklentilerine WSJ anketinden ulaşmak mümkün olabilir. WSJ tarafından 4 - 9 Aralık tarihleri arasında 65 ekonomistin katılımıyla bir anket düzenlendi. Söz konusu ankete göre ekonomistlerin yaklaşık %97'si faizlerin 16 Aralık'ta artırılacağını düşünüyor. Kasım ayına ilişkin ankette ise 2015 yılı içinde faizlerin artırılma ihtimali %92 olarak gösterilmekteydi. Faiz vadeli kontratları ise (FFR Futures) Aralık'ta faizlerin artırılmasına %85 ihtimal veriyor.

Bir diğer yandan Fed'in gelecek hafta faizleri artırmaması durumunda kredibilitesinin zarar göreceğini düşünenlerin oranı %82'dir. (Önceki Ay: %65)

Ekim ayına ilişkin toplantı metninde hatırlandığı üzere Aralık'ta faizlerin artırılabileceği yönünde "güçlü işaretler" sunulmuştu. Küresel gelişmelerin ekonomik büyümeyi sınırladığı ifadesi toplantı metninden çıkarılmıştı. Faizlerin artırılmasının "gelecek toplantıda" değerlendirilebileceği ifadesi kullanılmıştı. Komite üyelerinin ifadelerine göre normalleşme adımları "kademeli" olacak ve para politikası uzunca bir süre destekleyici olmaya devam edecek. Ekim ve Kasım ayına ait istihdam raporlarının güçlü işaretler sunması Aralık'ta faizlerin artırılması konusunda "güçlü kanıtlar" sunabilir.


Deniz KAHRAMAN

Türkiye Büyüme Bilgi Notu

Üretim yöntemiyle gayrisafi yurtiçi hasıla tahmininde, 2015 yılının üçüncü çeyreği bir önceki yılın aynı çeyreğine göre sabit fiyatlarla %4’lük artışla 34 milyar 934 milyon TL oldu. Beklentiler ekonominin 2015 yılı üçüncü çeyreğinde %2,7 büyümesi yönündeydi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış GSYH ise, bir önceki çeyreğe göre %1,3 arttı.

Özet;
1) Hanehalklarının nihai tüketim harcamaları sabit fiyatlarla %3,4 artış gösterdi.
2) Mal ve hizmet ihracatı, 2015 yılı üçüncü çeyreğinde sabit fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre -0,6% gerçekleşti.
3) Mal ve hizmet ithalatı, 2015 yılı üçüncü çeyreğinde sabit fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre -1,0% gerçekleşti.
4) Hız kesen hanehalkı tüketim harcamalarına, dış talebin katkısı görülmüştür.
5) 3. çeyrekte tarım sektörünün ağırlığının hasat dönemi dolayısıyla yüksek olması, rakamın piyasa beklentisinden sapmasına neden olmuş olabilir.

Deniz KAHRAMAN

9 Aralık 2015 Çarşamba

TCMB 2016 Para ve Kur Politikası

TCMB Başkanı Erdem Başçı 2016 yılı Para ve Kur Politikası'nı 10:30 itibariyle Ankara'da gerçekleştirdiği sunumda açıkladı.

Özet;
1) Enflasyon birikimli döviz kuru etkilerine bağlı olarak bir süre daha mevcut düzeylere yakın seyredebilir. Sonrasında ise azalma eğilimine girmesi tahmin edilmektedir.
2) 2018 yılı enflasyon hedefi %5 seviyesinde belirlenmiştir.
3) 2016 yılı başlarında düşüş sürecine girmesi beklenen enflasyonun yıl sonunda %6,5 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir.
4) Cari işlemler dengesinde iyileşme devam edecektir.
5) Alınmakta olan tedbirler ekonominin dış şoklara karşı dayanıklılığını artırmaktadır.

6) TL likidite yönetimi çerçevesi ve sadeleşme adımları "küresel para politikalarının normalleşme sürecinde" uygulamaya alınacaktır.
Tabloda görüldüğü üzere 2016 yılının önemli bir kısmında enflasyon baz etkisinin de desteğiyle gerileyebilir. Bir diğer yandan kur kaynaklı geçişkenlik de yakın dönemde etkisini yitirebilir.

Teknik Konular
1) Faiz koridoru uygulaması "küresel para politikasının normalleşmeye başlamasıyla" bir hafta vadeli repo ihale faizi etrafında "daha simetrik" olarak daraltılacaktır.
2) Küresel para politikalarına ilişkin belirsizliklerin döviz piyasaları üzerindeki etkilerini hafifletmek maksadıyla 2015 yılında döviz likiditesini düzenleyici tedbirler alınmıştır.
3) 2014 yılı sonundan itibaren YP ZK oranlarında ve TL ZK'ya ödenen faizlere ilişkin bir dizi düzenleme yapılmıştır. Burada ana amaç yabancı para cinsi çekirdek dışı yükümlülüklerin vadelerinin uzamasını teşvik etmek olmuştur.
4) Önümüzdeki dönemde de makrofinansal riskleri sınırlamak ve basiretli borçlanmayı desteklemeye yönelik olarak makroihtiyati politikalara devam edilecektir.
5) Enflasyon beklentilerini kontrol altına almak için likidite politikası aktif olarak kullanılmakta ve ortalama fonlama maliyeti üzerinden piyasa faizleri oluşturulmaktadır.

Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası fonlamasının temel yöntemi bir haftalık repo ihaleleri olacaktır.
EK: 2016 Yılı Takvimi

Deniz KAHRAMAN

8 Aralık 2015 Salı

Petrol ve Felaket Senaryosu

Brent petrol fiyatı küresel finans krizinden bu yana ilk defa 40 dolar/varil seviyesi altına geriledi. Yaklaşık 20 yıllık dönemde, Venezuela 1992 yılında 2.2 milyon varil/gün seviyesinde petrol arzını altı yıl sonra 3.5 milyon varil/gün seviyesine artırmıştı. Suudi Arabistan ise ilgili dönemde Venezuela'nın aksiyonuna cevaben pazar payı rekabetiyle artırmıştı. İlgili dönem içinde bulunduğumuz dönemle bazı benzerlikler taşıyor.

Küresel ekonominin daha düşük hızda büyüyeceği "senaryosu" altında, emtia fiyatları geri çekilmeye devam etmekte ve beraberinde "küresel dezenflasyon süreci" yaşatmaktadır. Küresel dezenflasyon süreciyle birlikte Merkez Bankaları "daha uzun süre genişlemeci kalmak" durumunda veya "daha temkinli sıkılaşma" yönünde tasarrufta bulunmaktadır.

2014 yılının ikinci yarısında başlayan ve devam etmekte olan "petrol hareketi" bazı temel nedenlere dayandırılabilir.
1) ABD'de kaya gazı girişimiyle birlikte petrol arzında artış.
2) ABD'nin Suudi Arabistan'dan ithal ettiği petrolü azaltması
3) Suudi Arabistan'ın daha fazla pazar payı elde etmek maksadıyla fiyat indirimlerine (OSP) gitmesi
4) Küresel ekonominin daha düşük hızda büyüyeceği yönünde beklentiler
5) İran'ın petrol piyasasına dönüşüyle birlikte "rekabetin şiddetleneceği" beklentisi

2015 yılının ilk aylarında Suudi Arabistan 10.6 milyon varil/gün petrol üretimi gerçekleştirirken, İran gelecek yılda yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte 1 milyon varil/gün daha petrol arzını artırabilir. 4 Aralık 2015'te Viyana'da gerçekleştirilen 168. OPEC toplantısında 2007 yılında örgüt üyeliğinden ayrılan Endonezya yeniden dahil oldu. Endonezya'nın petrol piyasasına "daha aktif" döneceği üzerine beklentiler petrol fiyatları üzerinde baskı yaratan bir unsur olarak değerlendirilebilir. OPEC mevcut üretim seviyesini koruyarak 30 milyon varil/gün seviyesinde olmak üzere sabit tuttu. Organizasyon 2011'den bu yana arzı ilgili seviyede tutmaya devam ediyor.


El Nino Durumu
Görselde görüldüğü üzere, 2015 yılı itibari ile okyanus yüzeyinin 2010 yılından bu yana tarihsel ortalamadan saptığı görülüyor. El-Nino olayının 2015 yılının son çeyreğinde etkisini artırması petrol tüketimi üzerinde de "ek aşağı yönlü baskı" yaratabilir. El-Nino hakkında son durumu Avustralya Meteoroloji Otoritesi (BOM) göstergeleri üzerinden "yakın olarak" izlemek gerekiyor.

Brent Petrol ve Fiyat
Brent petrolde basit bir resim açıklayıcı olabilir. Fiyatın yaklaşmakta olduğu nokta Mayıs 2015 tarihinden bu yana devam eden trend ile benzerlik gösteriyor. 38 dolar/varil seviyesi geçerli trend itibari ile geri çekilmenin hız kesebileceği bir seviye olarak değerlendirilebilir. Küresel petrol talebi üzerinde aşağı yönlü baskı yaratan unsurlar ve beraberinde Endonezya ve İran'ın petrol piyasasında "daha aktif" olacağı yönünde düşünceler petrolün geri çekilmeye devam etmesine sebep olabilir.

Deniz KAHRAMAN

6 Aralık 2015 Pazar

ABD'de İstihdamın Kalitesi

ABD'de tartışılan konu istihdam piyasasının rakamsal olarak geldiği nokta, istihdamın kalitesi üzerine fikir edinmek için daha farklı detayları izlemek gerekiyor.

4 Aralık itibari ile açıklanan İstihdam Raporuna ilişkin bazı noktalara dikkat çekmek gerekiyor.

ABD'de Kasım ayında;
1) Tarım Dışı İstihdam alt kaleminde 211 bin yeni iş yaratıldı. (Önceki: 298 bin)
2) İşsizlik Oranı %5.0 gerçekleşti. (Önceki: %5,0)
3) Ortalama Saatlik Kazançlar yıllık %2,30 (Önceki: %2,50)
4) İşgücüne Katılım Oranı %62,5 gerçekleşti. (Önceki: %62,4)

Rakamlar istihdam piyasasının güçlü kalmaya devam ettiğine işaret ediyor. Ancak bazı alt detayları incelemek faydalı olacaktır. Ekim ayı tarım dışı istihdam rakamı ise 298 bin seviyesine revize oldu.

Nitelikler

1) Ekonomik nedenlerle yarı zamanlı çalışan hane halkı
Kasım 2015 itibari ile ekonomik nedenlerle yarı zamanlı çalışan istihdamı 319.000 kişi artarak 6 milyon 86 bin kişi oldu. Ekim'de söz konusu rakam 5 milyon 767 bin kişi seviyesindeydi.

Ekim'de aynı alt kalem 269.000 kişi azalırken, Kasım'da 319.000 kişi arttı !

Bu durumu "olumsuz" bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.

2) Ekonomik olmayan nedenlerle yarı zamanlı çalışan hane halkı
Ekonomik olmayan nedenler; çalışanların kendi isteğiyle yarı zamanlı çalışmaktan yana tercihini kullanması olarak ifade edilebilir. Bu durumda Obamacare paketinin etkilerini de dikkate almak gerekebilir.

Özellikle son dönemde yaşanan artış, "sosyo-ekonomik" nedenlerden ileri geliyor.

Kasım 2015 itibari ile, ekonomik olmayan nedenlerle tarım dışı sektörlerde yarı zamanlı çalışanların sayısı 19 milyon 755 bin kişi olarak gerçekleşti.

Ekim'de aynı alt kalem  144.000 kişi artarken, Kasım'da 46.000 kişi azaldı !

Bu durum çalışanlar açısından yarı zamanlı çalışmanın genel trend itibariyle "daha tercih edilir" görüldüğünü ortaya koyuyor.

İstihdam Piyasası Üzerine Çıkarımlar;
1) İşgücüne katılım oranı "sosyo-ekonomik" gelişmeler neticesinde de zayıflıyor.
2) Obamacare paketi daha fazla hane halkını istihdam piyasasının dışında kalmak konusunda cesaretlendirdi.
3) Sosyal değişimi oluşturan bir diğer nokta, 1946-1964 baby boomer neslinin işgücünün dışında kalması.
4) Varlık fiyatlarının yarattığı servet etkisi de işgücünün dışında kalma isteği yaratıyor.

Üzerine düşünülmesi gerekenler..
6 milyon Amerikalı ekonomik nedenlerle yarı zamanlı çalışmak zorunda.

Rakam bir türlü kriz öncesi seviyenin yanından dahi geçemiyor.

2.4 milyon Amerikalı ise sadece yarı zamanlı iş bulabiliyor.

Ekonomik olmayan nedenlerle yarı zamanlı çalışanların sayısı 20 milyon kişi ve bu rakam "tercihler" ve "politikalar" neticesinde artmaya devam ediyor..

İstihdam piyasası üzerine çıkarımları şimdilik burada noktalayabiliriz..

Deniz KAHRAMAN

3 Aralık 2015 Perşembe

ECB Toplantı Özeti

Avrupa Merkez Bankası Faiz Kararı TSİ 14:45 itibariyle açıklandı. ECB mevduat faizini 10 baz puan indirdi. ECB Başkanı Mario Draghi'nin basın toplantısı ise TSİ 15:30'da gerçekleştirdi.

Özet;
Politika Faizi: 0,05% (Önceki: 0,05%)
Mevduat Faizi: -0,30% (Önceki:  -0,20%)
Borç Verme Faizi: 0,30% (Önceki: 0,30%)

Özet;
1) ECB varlık alım programına devam etmeyi planladığı süreyi Eylül 2016'dan Mart 2017'ye uzattı.
2) ECB enflasyon hedefine ulaşıncaya kadar varlık alım programına devam edecek.
3) ECB gerekmesi durumunda varlık alım programının miktarını ve vadesini yeniden ayarlayabilir.
4) ECB aylık bazda 60 milyar euro tutarındaki tahvil alım programına Mart 2017'ye kadar devam edecek.
5) ECB yönetim kurulu para politikası açısından "manşet enflasyona" odaklanmış durumda.

6) Tüm politika araçları yeniden gözden geçirilebilir. ECB enflasyon konusunda tetikte, gerekmesi durumunda aksiyon almaya hazır.

Deniz KAHRAMAN

23 Kasım 2015 Pazartesi

Konut Balonu Bu Sefer Farklı?

Küresel finans krizinin tetikleyici unsurlarından belki de en önemlisi konut finansman olanaklarının fazlasıyla genişlemesi ve beraberinde konut finansman araçlarının menkul kıymetleştirilmesi olarak ifade edilebilir. San Francisco Fed tarafından yayınlanan ve Reuven Glick, Kevin J. Lansing ve Daniel Molitor tarafından kaleme alınan ekonomik araştırma raporu konut fiyatlarının yükselişine açıklama getiriyor.

ABD'de 2006 yılında en yüksek seviyesine ulaşan konut fiyatları 2011 yılının sonuna gelindiğinde yaklaşık %30 düşül göstermişti. Sonrasında ise konut fiyatları güçlü bir şekilde toparlanarak neredeyse kriz öncesi seviyeye yaklaşmıştı.

Bu sefer farklı?

Piyasa katılımcıları şüphe duymaları gerektiğinde "bu sefer farklı" düşüncesini genellikle öne sürmüşlerdir. Konut fiyatlarının hızla geri çekildiği ve sonrasında yükseldiği medyan konut fiyat endeksinde (mavi) açıkça görülebiliyor. 
Taşınmaz değerlemede temel göstergelerden biri olan kira çarpanı konut fiyatlarının aslında aynı yerde olmadığını gösteriyor. Grafikte gösterilen (kırmızı) konut fiyatı/kira rasyosu kriz öncesi seviyenin gerisinde olunduğunu gösteriyor. Söz konusu göstergeyi konutun satış fiyatının kaç yıllık kira bedeline eşdeğer olduğu yönünde basit olarak ifade edebiliriz. Dikkat çekilmesi gereken bir diğer nokta ise, konut kredisi borcu/gelir rasyosu da kriz öncesi seviyenin oldukça gerisindedir. Mortgage kredilerinin gerilediği denklemde konut fiyatlarının hızla ve önlenemez şekilde yükselmesini beklemek çok makul bir beklenti olmayabilir. 
2000 yılının ortalarında konut fiyatlarının yükselişini destekleyen en önemli faktörlerden biri "egzotik mortgage ürünleri" olarak değerlendirilebilir. Söz konusu ürünler ilk ödeme gerektirmeyen (no down payment) ve/veya değişken faizli türleri içermekteydi. Değişken faizli, geri çağırılabilir, ilk ödeme gerektirmeyen finansman modelleri dolayısıyla konut sektöründe sistemik risk de artabilir.

İkinci grafikte görüldüğü üzere kira çarpanı ve konut kredisi borç rasyosu 2005 yılının ortalarına kadar beraberce yükseliyor. Sonrasında ise 2011'e kadar beraberce geri çekilmeye devam ediyor. 2011'den sonra ise farklı yönlerde hareket ediyor.

Söz konusu gerçekleşmenin sebepleri;
1) Sıkı kredi koşulları (konut finansmanına yönelik makroihtiyati tedbirler)
2) Piyasa gözetim kuruluşlarının ihtiyatlı olması
3) Hanehalkı bilançosu restorasyonu

Küresel finans krizinin yaşandığı dönemde hanehalkı varlığı (konut) erirken, hanehalkı borcu (konut kredisi) sabit kalmaktaydı. Böylelikle yaşanan ahlaki çöküşün (moral hazard) de etkisiyle konut kredisini ödeyebilecek durumda olanlar dahi ödemelerini geciktirme isteğinde olmuş olabilir. Konut sektöründe yaşanan bu sarsıntı küresel finans sisteminin çöküşüne sebep olmuş olabilir.

Deniz Kahraman

Avrupa Rusya'ya Yaptırımları Altı Ay Daha Uzatabilir

Avrupalı politika yapıcılar Aralık ayında Rusya'ya yönelik uygulamakta olduğu yaptırımları altı ay daha uzatabilir. Rusya'nın IŞİD (IS) mücadele planına rağmen karar bu yönde olabilir. Haber EUobserver tarafından AB yetkililerine dayandırılıyor. Nihai karar 28 AB üyesi ülkenin katılacağı Liderler Zirvesi'nde alınacak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Fransa'nın Paris kentinde meydana gelen saldırı sonrasında terörizme karşı "küresel" ortak mücadele çağrısında bulunmuştu. Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 26 Kasım Perşembe günü Moskova'da bir araya gelecek.


ECB ve Enflasyon Misyonu

Avrupa Merkez Bankası 22 Ekim itibariyle gerçekleştirdiği para politikası kurulu toplantısında varlık alım programının Aralık'ta genişletilebileceğini ifade etmişti.  ECB hali hazırda aylık bazda 60 milyar euro tutarında parasal genişleme programını Eylül 2016'ya kadar sürdürmekte. ECB gerekmesi durumunda varlık alım programına Eylül 2016'dan sonra da devam edebilir. Varlık alım programının miktarı, vadesi ve durasyonu Aralık'ta yeniden gözden geçirebilir. ECB yönetim kurulu para politikasında ana referans olarak "manşet enflasyonu" (HICP) alıyor.


Ağustos ayından itibaren emtia fiyatlarının yeniden keskin şekilde geri çekilmesi ECB'yi adım atmaya itebilir. Grafikte 23 Kasım 2015 tarihi itibari ile açıklanan Kasım ayı Birleşik PMI verilerinin alt kalemleri gösteriliyor. Çıktı fiyatları (siyah) yakın dönemde geri çekilmeye devam ediyor. Ancak istihdam (yeşil) kalemi güçlenmeye devam ediyor. Çıktı fiyatlarının zayıf kalması enflasyon beklentileri üzerinde baskı yaratabilir. Kasım ayı Birleşik PMI rakamının beklenti (53.9) üstünde (54.4) gerçekleştiğini de not alabiliriz. ECB'nin yakın dönemde parasal genişleme sinyali vermesi beklentiler kanadını kısa dönemde "sınırlı" ölçüde desteklemiş gözüküyor.
Yararlanılan Kaynak: Bloomberg

ECB ilerleyen dönemde -0,20% olan mevduat faizini daha da indirebilir. Aylık bazda 60 milyar euro olarak sürdürülen varlık alım programını genişletebilir. Bütün bu gelişmelerle birlikte Euro Bölgesi'nde tahvillere giriş sürebilir.

22 Kasım itibari ile Financial Times'de yer alan habere göre, yatırım yapılabilir nota sahip özel sektör tahvili ihracı 2009'dan bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Dealogic'e göre 2015 yılının tamamında Euro cinsi borçlanma aracı ihracı 249 milyar euroya yükseldi.
http://www.ft.com/intl/cms/s/0/e6bc098e-8f94-11e5-a549-b89a1dfede9b.html#axzz3sJQsOFmh

ECB yönetim kurulu toplantısı 3 Aralık Perşembe günü gerçekleştirilecek. 15:30 itibari ile ECB Başkanı Mario Draghi kürsüde olacak.

Deniz Kahraman

19 Kasım 2015 Perşembe

Fed Tutanaklarının Ardından

ABD Merkez Bankası 27-28 Ekim Fed/FOMC toplantısına ilişkin tutanakları 18 Kasım Çarşamba günü 21:00 itibari ile açıkladı.

Komite üyeleri faizlerin Aralık'ta artırılabileceği yönünde işaret verdi. Kasım ve Aralık ayında İstihdam piyasasında daha fazla gelişme görülmesi ve enflasyonda trendin zayıflamaması durumunda faiz artırımı olası görülebilir. Komite üyelerinin "çoğu" (most) Ekim ayı toplantısında Aralık ayında faizlerin artırılmasının "iyi olabileceği" (could well be) ifadesini kullandı. Tutanak metnine giren ifade Aralık'ta faizlerin artırılmasına kapı aralıyor.

Fed enflasyonda %2 hedefine doğru hareketten "oldukça emin" olması ve istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi durumunda verilere bağlı olarak faizleri "her toplantıda" artırabilir.

Çoğu komite üyesi mevcut ekonomik aktiviteyi, istihdam piyasası ve enflasyon dinamiklerinin gelecek toplantıda "daha iyi" olabileceğini ifade ediyor. Hatırlanacağı üzere Ekim ayı toplantı metninden "uluslararası ekonomik gelişmelerin ekonomik aktiviteyi sınırladığı" ifadesi çıkarılmıştı. Sadece söz konusu toplantı metni dahi Aralık'ta faiz artışı seçeneğini geçerli olarak değerlendiriyor. Aynı zamanda ilgili toplantıda "gelecek toplantıda" durumun yeniden değerlendirilebileceğine de yer verilmişti.

Faiz vadeli kontratları (FFR) mevcut durum itibari ile Aralık'ta faizlerin 25 baz puan artırılmasına %68 ihtimal veriyor. Faizlerin 25 baz puandan az artırılma ihtimali içe ölçülmesi mümkün olmayan bir adım olabilir. Hali hazırda Efektif Federal Fonlama Faizi (Effective FFR) 0,13% seviyesindedir. Fed'in fonlama faizini 13 baz puan artırması "sıfır" faiz artırımı anlamı da taşıyabilir. Fed üyeleri aynı zamanda faiz artışını "kademeli" olacağına da referans vermeye devam ediyor. Böylelikle faiz oranları "yeni normal" seviyesine ancak kademeli olarak ulaşabilir.


Komite üyeleri 0-0.25% aralığındaki faizleri önce artırarak, ilerleyen dönemde yaşanması muhtemel bir aşağı yönlü riske karşı hareket alanı yaratmak isteyebilir. Bir diğer yandan varlık alım programının yeniden başlatılması da bir diğer seçenek olarak değerlendirilebilir. Fed eski Başkanı Bernanke görevde iken yaptığı bir basın toplantısında varlık alım programı azaltıldığı gibi yeniden artırılabilir de ifadesini kullanmıştı.

Deniz Kahraman

16 Kasım 2015 Pazartesi

Fed ve Enflasyonda Yeni Gösterge: PPM

Fed enflasyonda yükselişten "oldukça emin" olması ve istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi durumunda, verilere bağlı olarak faizleri her toplantıda artırabilir. Bu sözlü yönlendirme nedeniyle biliyoruz ki, fiyatlama davranışları para politikasının görünümü açısından oldukça önemli.

Artık pek çoğumuzun bildiği üzere Fed fiyatlama davranışları açısından BEA'nın (Bureu of Economic Analysis) kişisel tüketim harcamaları (PCE) kalemini izliyor. St. Loius Fed'den Laura E. Jackson, Kevin L. Kliesen ve Michael T. Owyang tarafından yaratılan fiyat baskıları göstergesi (Price Pressures Measure) ise PPM enflasyon açısından piyasa katılımcılarına fikir verebilir. 6 Kasım 2015 tarihi itibarı ile yayınlanan çalışma Fed izleyicilerin yeni göstergesi olabilir.

Fed 2012 yılı Ocak ayında %2 enflasyon hedefini ortaya koyarak, enflasyon hedeflemesi yapan merkez bankaları arasına katılmıştır. Bu hedefle de birlikte gelecekteki enflasyona ilişkin hem piyasa bazlı (TIPS) hem anket bazlı (Michigan) beklentiler önemli olmuştur. St. Louis Fed tarafından yaratılan PPM (Price Pressure Measure) enflasyonun gelecek 12 ayda %2.5 seviyesini aşma ihtimalini gösteriyor.


PPM teknik olarak, TÜFE (CPI ve PCE), ÜFE, emtia fiyatları, konut ve ticari gayrimenkul fiyatları, istihdam piyasası göstergeleri, finansal değişkenler, enflasyon beklentileri, iş ve tüketici anketleri, yurtdışı gelişmeleri dikkate alan bir sepet olarak değerlendirilebilir.
PPM göstergesi Ekim 2015 itibari ile manşet PCE enflasyonunun %2,5 seviyesini 12 ay sonra aşma ihtimalini %0'a yakın olarak değerlendiriyor. St. Louis Fed tarafından yaratılan gösterge PCE (kişisel tüketim harcamaları) yayınlandıktan kısa bir süre sonra güncellenecek. Fed'i izleyen piyasa katılımcıları söz konusu göstergeyi takip edebilir.

Deniz Kahraman

10 Kasım 2015 Salı

Ücretler ve Enflasyon İlişkisi

Ekonomi yazınında yaygın inanış ücretlerin yükselmesinin toplam talebi etkileyeceği böylelikle de fiyatlar genel düzeyinin yükseleceğidir. San Francisco Fed tarafından yayınlanan ve Rhys Bidder tarafından kaleme alınan "ekonomik araştırma raporu" durumun aslında sanıldığı kadar etkili olmadığını gösteriyor. Söz konusu çalışmada ücretler genel düzeyinin gelecekteki enflasyon üzerinde etkisinin "belirgin" olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Ücretler ve fiyatlar yakından ilişkilidir. Ücretler işletmeler için önemli bir maliyet unsurudur. Diğer yandan ise çalışanların ücret düzeyi harcama istekleri üzerinde etkili olabilir. Yükselen üretkenlik ücretlerin maliyetler üzerindeki baskısını hafifletebilmektedir. Böylelikle de arz kaynaklı enflasyon "görece düşük" olabilmektedir. Nominal ücretler gelişimi üretkenlikten daha fazla artış gösterdiği durumda, fiyatlar genel düzeyi de yükselebilir.
Grafikte birim işgücü maliyetiyle çekirdek enflasyon (PCE) arasındaki ilişki gösteriliyor. Ücretlerle fiyatlar genel düzeyi arasındaki ilişkinin uzun dönemde daha anlamlı sonuçlar yarattığı görülüyor. Kısa ve orta dönemli ilişki ise anlamlı sonuçlar içermiyor. Peneva ve Rudd (2015) tarafından yapılan çalışmalar ücretler genel düzeyindeki artışının enflasyon üstündeki geçişkenliğini son dönemde "etkisiz" olarak değerlendiriyor. Ortalama saatlik kazançlar (AHE), Birim İşgücü Maliyeti (ULC), İstihdam Maliyet Endeksi (ECI), İşgücünün İşverene Maliyeti (ECEC) gibi göstergeler ücretler genel düzeyi açısından izleniyor. Ancak söz konusu göstergeler, gelecekteki enflasyonu tahmin etmek konusunda sanıldığı kadar başarılı olamıyor. Genellikle uzun dönemde daha açık sonuçlara ulaşmak mümkün oluyor.
Yararlanılan Kaynak: FRBSF

27 Ekim 2015 Salı

Türk Piyasaları Olumsuz Ayrışıyor mu?

Küresel Piyasalar Özeti;
1) ABD ekonomisine yönelik soru işaretleriyle birlikte ilk faiz artışı 2015 yılı içinde yapılamayabilir.
2) Fed enflasyonda yükselişten "oldukça emin" olması, istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi durumunda, "verilere bağlı olarak" faizleri "her toplantıda" artırabilir.
3) Çin'de yaşanan "finansal türbülans" dolayısıyla, Fed'in faizleri Ekim'de artıracağı yönünde beklentiler geriledi.
4) Çin kaynaklı endişeler mevcut durum itibariyle Fed'in önüne geçmiş durumda.
5) Çin MB'nin 11 Ağustos'ta attığı devalüasyon adımı ve sonrasında 23 Ekim'de faiz indirimi endişeleri bir ölçüde hafifletti.
6) Türk piyasaları Çin kaynaklı birikimli etkilerin hafiflemesi ve Fed iyimserliğiyle birlikte dengeli duruyor.

Düşünceler
Piyasa katılımcılarının önemli bir kısmı Türk piyasalarının yaşanan ekonomik-politik gelişmeler neticesinde olumsuz ayrıştığını düşünüyor.
Pek çok piyasa katılımcısı da "kötümser" görüşe sahip..
Bu fikre varmak için; Türk piyasalarının gelişen piyasalara olan getiri farkını basit olarak incelemek gerekiyor..

1) Türk Piyasaları Getiri Farkı
Grafikte basit olarak 5 yıl önce tam da bugün sıfır seviyesi kabul edilerek o tarihten bu yana gelişen piyasalar endeksi ve Türkiye ETF getirileri gösteriliyor.
Neden mi bakıyoruz?
Türk piyasaları gelişen piyasalara göre ne kadar ve hangi ölçüde olumlu veya olumsuz ayrışıyor.
Sorunun cevabını aramak için..
TUR ETF - EEM ETF getiri farkı 5 yıllık ortalama altındadır.
27 Ekim 2015 itibariyle 5 yıllık dönemde getiri farkı -10.73% seviyesindedir.
27 Eylül 2015 itibariyle söz konusu fark -12,53% seviyesindeydi.
Getiri farkı, an itibariyle Türk piyasalarının olumlu ayrıştığını göstermektedir.
1 aylık dönemde gelişen piyasaların getirisi 10,95% iken Türk piyasalarının getirisi 12,81% olmuştur.
Söz konusu fark -1 standart sapma seviyesine (-15,06%) yakındır.
Nasıl Okumalı?
Türk piyasalarında yaşanan olumsuz ayrışma düzeyi "aşırı" seviyelere henüz yaklaşmamış.
Özetle, şu an için gelişen piyasalardan "aşırı ayrışma" söz konusu değil.

Özetle;
Çin'de ekonomi yönetimin sert inişi önlemek maksadıyla aldığı/alabileceği proaktif tedbirler gelişen piyasaların yeniden güçlenmesini sağlayabilir.
Türk piyasalarının getiri farkı itibariyle tarihsel ortalamaya yakınsaması ilerleyen dönemde olumlu/olumsuz ayrışması durumunu getirebilir.

Deniz Kahraman

23 Ekim 2015 Cuma

Çin Devalüasyonu Üzerine

http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/1133789/cin-devaluasyonu-uzerine

Çin Merkez Bankası (PBoC) 11 Ağustos'ta para biriminin değerini düşürmek üzere 1994 yılından bu yana ilk ciddi adımı attı. Aylık bazda yuan dolar karşısında %2,6 değer kaybetti. Söz konusu adım piyasalarda ciddi bir oynaklık yarattı. ABD Merkez Bankası'nın Eylül'de faizleri artırması önünde önemli bir engel teşkil etti. Çin MB'nin adımı FX rejiminin bir miktar daha serbestleşmesi olarak değerlendirilebilir. Önceki politika rejimi PBoC tarafından kurun daha sıkı bir şekilde kontrolünü içermekteydi. MB adımın ardından, "merkezi kur" piyasa değerini ölçüde yansıtacaktır ifadesini kullandı.

Çin MB'nin hamlesi IMF ve Çin arasında yürütülen SDR (Özel Çekme Hakları) görüşmeleriyle uyumluluk taşıyor. Yuan SDR sepetine girecek 5 para biriminden biri olabilir. IMF söz konusu düzenlemeyi Eylül 2016'da yeniden değerlendirmeye alacak. Devalüasyonun piyasalarda bu denli yankı bulmasında, Yuan bazlı para alışverişinin son dönemde gelişme göstermesi etkili görülebilir.

Çin ve Yuan Hakkında Önemli Tarihler
Temmuz 2005: Yuan/Dolar kurunun sabitlemesi uygulamasından vazgeçildi.
Aralık 2007: ABD yuanın %40 düşük değerlenmiş olduğunu iddia etti.
Ağustos 2008: Küresel finans kriziyle Yuan/Dolar paritesi yeniden sabitlendi.
Nisan 2012: Yuan ticaret bandı %0,50 seviyesinden %1,00 seviyesine çıkarıldı.
Haziran 2013: İngiltere MB, PBoC ile kur swapı anlaşması imzalayan 20. MB oldu.
Eylül 2013: Şangay Serbest Ticaret Bölgesi kuruldu. FX takasları için şartlar kolaylaştı.
Mart 2014: Yuan ticaret bandı %1,00 seviyesinden %2,00 seviyesine çıkarıldı.
Kasım 2014: Şangay ve Hong Kong Borsaları arasında bağlantı sağlandı.
Temmuz 2015: İhracat gelişimi yıllık bazda %8,9'a geriledi. Değerlenen yuan rekabetçiliği olumsuz etkiledi.
Ağustos 2015: PBoC orta nokta yuan kurunu tek günde %1,9 devalüe etti. IMF kararı "daha serbest piyasa koşulları" yönünde bir adım olması nedeniyle memnuniyetle karşıladı.

Yuan Reel Efektif Döviz Kuru
Grafikte yuanın ticaret ağırlıklı olarak değeri (kırmızı) ve ihracatın yıllık değişiminin 3 aylık hareketli ortalaması (gri) gösteriliyor. Reel efektif kurun zayıflamasıyla ihracat arasındaki ilişki ters yönlü olarak görülebilir. Çin ihracat odaklı bir ekonomi olduğu için, yuanın değer kaybetmesi ihracat avantajı sağlayabilir.

Çin Devalüasyonu ve Kaybedenler
Yuanın değer kaybetmesi Çinli hanehalkının dolar cinsinden alım gücünü düşürebilir. Böylelikle ithalat talebi gerileyebilir. Grafikte ülkelerin toplam ihracatının ne kadarını Çin'e yaptığı gösteriliyor. Avustralya, Güney Kore, Tayvan, Yeni Zelanda ve Japonya ilk sıraları alıyor. Yatırım bankaları ilgili ülke ekonomilerine ilişkin görüşlerini aşağı yönde revize ediyor. Bütün bu gelişmelerle birlikte emtia fiyatlarının düşüşü de dikkate alındığında, ilgili ülke ekonomilerinin durumu oldukça zor gözüküyor. 
Çin MB'nin agresif adımı sonrasında piyasalarda yaşanan çalkantıyı 10-19 Ağustos kesitinde tek bir resimde ilgili grafikte görebiliriz. WTI Petrol, Bakır, Rus Rublesi, Yuan, INR, KRW, MXN, BRL ve AUD en fazla değer kaybeden varlıklar oldu.

Deniz KAHRAMAN