Deniz Kahraman: Nisan 2014

30 Nisan 2014 Çarşamba

Nisan'da Piyasalarda Gelişmeler (30.04.2014)

Küresel Gelişmeler
1) S&P Rusya'nın kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin en düşüğü BBB- seviyesine indirdi. (25.04.2014)
2) ABD Rusya'ya uyguladığı yaptırımları artırdı. Yaptırımlar kapsamında 17 şirket ve 7 hükümet görevlisi eklendi. (28.04.2014)
3) Rusya, Ukrayna ve AB doğalgaz konusunu Varşova'da 2 Mayıs'ta görüşebilir. Ukrayna'nın Rus doğalgazı ödemelerinde gecikmesiyle meydana gelen krizin çözümüne yönelik üç taraflı bir görüşme düzenlemek için ön mütabakat sağlandı. (29.04.2014)
4) Ukrayna'nın doğu bölgelerinde Rus yanlısı ayrılıkçılarla Ukrayna'nın çatışmaları tedirginlik yaratıyor. (16.04.2014)
5) IMF, Rusya'nın büyüme görünümünü bir aydan kısa bir sürede ikinci kez düşürmeye hazırlandığının işaretini verdi. (29.04.2014)

ABD
1) ABD'de Mart ayı Tarım Dışı İstihdam beklenti (200K) altında (192K), İşsizlik beklenti (6,6%) üstünde (6,7%) gerçekleşti. (04.04.2014)
2) ABD'de Şubat 2014 dönemi için yabancı merkez bankalarının Fed hesaplarında tuttuğu tahvil stokları 3,41% artış göstermiştir. (15.04.2014)
3) ABD'de Mart ayı Dayanıklı mal siparişleri bir önceki aya göre beklenti (1,8%) üstünde %2,6 yükseliş kaydetti. (24.04.2014)
4) ABD'de sözleşmeleri imzalanan ve bekleyen konut satışları endeksi Mart'ta bir önceki aya göre %3,5 ile beklentilerin üstünde arttı. (28.04.2014)
5) ABD'de tüketici güven endeksi Nisan'da 82,3 seviyesinde beklentilerin altında gerçekleşti. (29.04.2014)
6) DBRS, ABD'nin kredi notunu 9 Ekim 2013'te olası indirim için izlemeye almasının ardından, 24.04.2014 tarihinde negatif izlemeden çıkardı. (24.04.2014)
7) ABD'de perakende benzin fiyatları Mart 2013 tarihinden bu yana en yüksek seviyede. (22.04.2014)
8) ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen, Newyork Ekonomi Klübü'nde yaptığı konuşmasında, ABD'nin enflasyon hedeflerinin gerisinde olduğunu, enflasyon tarafında gelişme sağlanana kadar ekonomiye desteklerin süreceğini açıklandı. Bir diğer yandan istihdam tarafındaki zayıflığın 2 yıl daha sürebileceği açıklamasıyla, teşviklerin daha uzun sürebileceği mesajını verdi. (17.04.2014)
9) Ulusal İş Ekonomisi Derneği'nin üç aylık son anketine katılan katılımcılar, ABD'de sert kış şartlarının geride kalmasıyla işletmelerin satışlarının yeniden artabileceğine dikkat çekti. (21.04.2014)
10) Kongre Bütçe Ofisi tarafından yapılan analizlere göre, ABD Başkanı Barack Obama'nın ortaya koyduğu 2014 bütçe planı gelecek 10 yılda vergilerin 1.4 trilyon dolar artmasına yol açacak. (18.04.2014)
11) Fed varlık alım programını 29-30 Nisan toplantısında 10 milyar dolar daha azaltarak aylık 45 milyar dolar seviyesine indirdi. (30.04.2014)

Çin
1)IMF 28 Nisan'da yayınladığı Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu'nda Çin'in 2014'te %7,5 büyüyeceğini tahmin ettiğini açıkladı. (28.04.2014)
2) Çin'de HSBC ön İmalat PMI Nisan'da beklenti (48,4) altında (48,3) gerçekleşti. (23.04.2014)
3) Xi Jinping, 25 Nisan'da yapılan ÇKB Merkez Komitesi Siyasi Bürosu toplantısında, ulusal ve sosyal güvenliği korumak konusunda işbirliği çağrısında bulundu. (28.04.2014)
4) Çin Merkez Bankası Kırsal Bankalar için zorunlu karşılıkları indirdi ve alınan kararın bankacılık sektöründe likiditeyi etkilemeyeceğini belirtti. Çin yönetimi bundan önceki tedbirleriyle küçük ölçekli işletmelerin vergi yükünü hafifletmiş, demiryolu yatırımlarını artırmıştı. (22.04.2014)
5) Çin Başbakanı Li Keqiang, "ekonomide görülen yavaşlamalara karşı kısa vadeli teşvik önemleri almayacağız, onun yerine orta ve uzun vadeli sağlıklı kalkınmaya odaklanacağız." (10.04.2014)
6) Çin'in ihracatı Şubat ayının ardından Mart ayında da beklenmedik şekilde düşüş gösterdi. Mart ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre %6,6 geriledi. (10.04.2014)
7) China Real Estate Index System tarafından derlenen verilere göre Çin'in önde gelen kentlerinde konut satışları 2014'ün ilk çeyreğinde Pekin'de %55.2 düşüş gösterdi. Satışlarda yaşanan düşüşe karşın konut fiyatları Pekin'de %25,1 geriledi. (03.04.2014)
8) Çin'de ortalama yeni konut fiyatlarında artış Mart ayında geçen yılın aynı dönemine göre %7,32 arttı. Bir önceki aya göre gelişim ise 0,22% (18.04.2014)

Japonya
1) Japonya'da tüketim vergisi artışı 1 Nisan 2014 itibariyle yürürlüğe girdi. Tüketim vergisi %5'ten %8'e yükseltildi. 1997'de tüketim vergisi artırıldığında ülke deflasyon sarmalına girmişti. (01.04.2014)
2) Japonya Merkez Bankası, 30 Nisan faiz kararında faiz oranlarını 0,10% olarak belirledi. Aylık parasal tabanın 60-70 trilyon yen artırılması yönündeki politikasında ise değişikliğe gitmedi. 8 Nisan toplantısında da değişiklik yapılmamıştı. (30.04.2014)
3) Japonya'da 2014 yılı Nüfus istatistikleri 15.04.2014 tarihinde açıklandı. Japonya'nın nüfus artış hızı yavaşlamaya, nüfus yaşlanmaya devam ediyor. (15.04.2014)
4) Japonya'da Mart ayı tüketici güveni Ağustos 2011'den bu yana en düşük seviyeye geriledi. Mart'ta tüketici güveni  bir önceki aya göre (38,3) gerileyerek 37,5 gerçekleşti. (17.04.2014)
5) Japonya'da Mart ayı ticaret dengesi beklenti (1.08 trilyon yen) üstünde 1.45 trilyon yen gerçekleşti. Değer kaybeden yen ve devre dışı kalan nükleer santraller enerji maliyetini artırıyor. (21.04.2014)
6) Japonya'da Mart ayında Sanayi Üretimi'nde artış beklentilerin (0,5%) gerisinde (0,3%) gerçekleşti. (30.04.2014)
7) Japonya'da perakende satışlar Mart'ta geçen yılın aynı dönemine göre %11 artış gösterdi. Artışta tüketicilerin Nisan'da yürürlüğe giren vergi artırımı öncesinde tüketim talebini öne çekmesi etkili görülüyor. (28.04.2014)

Euro Bölgesi
1) Avrupa Merkez Bankası üyesi Nowotny, ECB'nin yavaşlayan enflasyon konusunda acil olarak harekete geçme ihtiyacı olmadığını savundu. (24.04.2014)
2) Almanya'da öncü veriye göre Nisan enflasyonu yıllık bazda %1,3 ile beklentilerin altında kaldı. (29.04.2014)
3) Euro Bölgesi'nde Mart enflasyonu yıllık bazda 0,50% ile öncü veri ve beklentiler seviyesinde gerçekleşti. Enflasyon Mart'ta Kasım 2009'dan bu yana en düşük seviyeye geriledi. (16.04.2014)
4) Euro Bölgesi'nde Bankacılık Birliği, Avrupa Parlamentosu'ndan nihai onayı aldı. (16.04.2014)
5) Eurostat'ın açıkladığı rakamlara göre, Lüksemburg ve Almanya kamu maliyesi açısından güçlü seyrederken, bölge genelinde kamu borçları arttı. (24.04.2014)
6) Euro Bölgesi'nde İş Dünyası Aktivitesi Nisan'da hızlandı. Birleşik PMI Mart'ta 53,1 puandan Nisan'da 54,0 puana yükseldi. (24.04.2014)
7) Bundesbank eski başkanı Axel Weber, tahvil piyasasının euro bölgesindeki krizi bitmiş kabul ettiğini, riskleri yeteri kadar fiyatlamadığını ifade etti. (14.04.2014)
8) Ekonomist Christopher Pissarides'e göre Avrupa Merkez Bankası, mümkün olan en kısa zamanda parasal gevşeme politikası uygulamalı. (04.04.2014)
8) Draghi "Euro'nun güçlenmesi gevşemeyi tetikleyebilir." (14.04.2014)
9) ECB Başkanı Mario Draghi, "Bankanın sermaye piyasalarından büyük ölçekli varlık alımlarına gitmesinin hala uzak bir olasılık olduğunu söyledi." (29.04.2014)
10) Euro Bölgesi'nde M3 para arzı beklentilerin altında gelişim gösterdi, özel sektör kredileri ise 2009'dan beri en düşük seviyede. (29.04.2014)
11) Euro Bölgesi'nde Nisan ayı TÜFE beklentisi beklenti (0,8%) altında (0,7%) gerçekleşti. (30.04.2014)

 

İngiltere

1) İngiltere'de Tüketici Güveni Nisan'da son 7 yılın en yüksek seviyesine yükseldi. (30.04.2014)

2) İngiltere'de Nisan ayı beklenti anketi sonuçlarına göre faizlerin 2015'te artırılacağını düşünen katılımcıların oranı, %31'den %33'e yükseldi. Ekonomik büyüme tahmini 2014 için %2,8 seviyesinde açıklandı.  (14.04.2014)

3) İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, ilk faiz artırımını 2015 Haziran'da yapılması planlanan genel seçimler öncesinde yapabileceklerini açıkladı. (03.04.2014)

4) İngiltere Merkez Bankası faiz oranlarını değiştirmedi. (%0,50) Varlık alım programını 375 milyar sterlinde sabit tuttu. (10.04.2014)

5) İngiltere'de perakende satışlar Mart'ta düşüş beklentisine rağmen %0,1 artış gösterdi. (25.04.2014)

6) İngiltere'de Mart'ta konut satışları 6 yılın en yüksek seviyesine yükseldi. (10.04.2014)


Türkiye
1) S&P, "TCMB'nin Ocak ayı sonundaki faiz artırımından sonra TL istikrar kazandı, şirketlerin ise temel riski kredi büyüme hızında yavaşlama." (28.04.2014)
2) Fitch Ratings "Rus ve Türk Bankacılık sektörleri için risklerin arttığına dikkat çekti." (17.04.2014)
3) Moody's Türkiye'nin Baa3 olan devlet tahvili notunun görünümünü negatife çevirdi. (11.04.2014)
4) TCMB 24 Nisan'da düzenlenen PPK Toplantısı'nda faiz oranlarını sabit tutarken, sadece geç likidite penceresi faiz oranını %15'ten %13,5'e indirdi. (24.04.2014)
5) TCMB'nin 2014 yılına ilişkin ikinci enflasyon raporunda, enflasyon tahmini orta nokta 6,6% seviyesinden, orta nokta %7,6 seviyesine yükseltti. (30.04.2014)
6) HSBC, gelişmekte olan piyasalar için yayınladığı ikinci çeyrek strateji raporunda Türkiye için ağırlığını artır tavsiyesinde bulundu. (25.04.2014)
7) S&P Fed politikalarında değişimin en çok Türkiye ve Güney Afrika'yı etkileyeceğini düşündüğünü açıkladı. (16.04.2014)
8) Morgan Stanley, yayınladığı gelişmekte olan piyasalar strateji raporunda Meksika için tavsiyesini eşit ağırlığa yükseltirken, Türkiye için tavsiyesini ağırlık azalta indirdi. (16.04.2014)
9) Türkiye'nin ihracatı Mart'ta geçen yılın aynı ayına göre %4,3 artışla 13.14 milyar dolar oldu. (01.04.2014)
10) Fitch, Türkiye'nin notunu teyit etti, görünüm durağan. (04.04.2014)
11) JP Morgan, Türkiye'ye ilişkin notunda dış dengelenmenin ivme kazandığında dikkat çekti. (11.04.2014)
12) Türkiye'de TÜFE Mart'ta yıllık bazda beklenti (8,14%) üstünde (8,39%) gerçekleşti. (03.04.2014)

Euro Bölgesi Banka Stres Testleri (30.04.2014)

Avrupa Bankacılık Otoritesi (The European Banking Authority) geçtiğimiz günde, "2014 EU-Banks" Mart 2014 banka stres testleri sonuçlarını açıkladı. Hazine tahvillerinde daha önce Yunanistan ve İrlanda örneğinde görüldüğü gibi "saç traşı" yapılması durumunda, hükümet borçlarının bir kısmının ödenmemesi, ülke bankalarının ne kadar etkileneceği üzerine bir çalışma yayınladı.

Hazine tahvillerinde %1,5 kesinti yapılması durumunda, bankacılık sektöründe 18.4 milyar dolar sermaye kaybı ortaya çıkacağına dikkat çekildi. İtalyan bankaları, 570 milyar dolar yurtiçi tahvil pozisyonuyla (sermayenin %99'u) en riskli bankalar olarak ifade edildi. Bir diğer yandan, hazine tahvillerinin sermayeye oranı bankacılık sektörünün faizlere duyarlılığı açısından da fikir verebilir.

Bankaların elinde bulundurduğu hazine tahvillerinin sermayeye oranı (%)

29 Nisan 2014 Salı

Rusya'da Son Gelişmeler: Yeni Yaptırımlar (29.04.2014)

Deniz Kahraman
Ukrayna'da Rusya yanlısı ayrılıkçıların ülkenin doğusundaki Slovians kentinde olayları şiddetlendirmesiyle Batı Rusya'ya karşı tutumunu sertleştirdi. Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna'nın doğusunda provokatif eylemleri gerekçe göstererek Rusya'ya uyguladığı yaptırımları genişletti.

Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada yaptırım listesinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yakın çevresini içine alacak şekilde genişletildiği bildirildi. Yaptırım listesine 17 şirket ve yedi hükümet görevlisi eklendi. Bu kişiler arasında Petrol şirketi Roneft'in başkanı İgor Seçin, milletvekili Alexei Puşkov ve Sergei Çemezov da bulunuyor. Yaptırımlar kapsamında söz konusu kişi ve şirketlere vize yasağı uygulanacak ve mal varlıkları dondurulacak. Avrupa Birliği'nin de Rusya'ya yaptırımları artırması yaptırım listesine 15 ismi daha eklemesi bekleniyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Willam Hague yaptırımlar konusunda görüşmelerin hala devam ettiğini, ancak bazı kişilerin mal varlıklarının dondurulması gibi var olan yatırımların genişletilebileceği açıklamasında bulunmuştu. Rusya ise, Ukrayna sınırında yaptığı askeri tatbikatı tamamlarken sınıra konuşlandırdığı 40.000 askerin sayısında bir azaltıma gitmedi.

S&P Rusya'nın Kredi Notunu Düşürdü

25 Nisan'da Kredi Derecelendirme Kuruluşu, Standard & Poors (S&P) Ukrayna sorunuyla yaptırımlarla karşı karşıya kalan Rusya'nın kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin en alt düzeyi BBB- düzeyine düşürürken, görünümü negatif olarak belirledi.

Grafik, Rusya Borsa Endeksi, Tahvil, Ruble Fiyat Endeksi
Rusya hazine tahvilleri, borsa endeksi (MICEX) ve ruble S&P'nin kredi notu indirimi sonrasında düşüş kaydetti. 2027 vadeli hazine tahvilinin faizi 24 baz puan artış göstererek %9,6 seviyesine yükseldi. 1 Mart'ta başlayan Kırım olaylarından bu yana tahvil faizi 124 baz puan artış göstermişti. İlk grafikte siyahla Rusya borsa endeksi, maviyle hazine tahvil endeksi, kırmızıyla ruble gösterilmektedir. İkinci grafikte ise, siyahla CDS primi,  maviyle hazine tahvil faizi, kırmızıyla rublenin ileriye dönük (3o gün implied) volatilitesi gösterilmektedir. Grafikler Rusya'da risklerin arttığını ifade etmektedir.

Grafik, Rusya Büyüme Beklentileri
Bloomberg tarafından düzenlenen ankete göre, 12 ay sonrası için Rusya ekonomisinin resesyon ihtimali %50 olarak ifade ediliyor. Söz konusu gelişme Temmuz 2012'den bu yana en yüksek seviyeye işaret ediyor. Geçtiğimiz ay, resesyon ihtimali %45 seviyesindeydi. Rusya'dan sermaye çıkışı ilk üç ayda 50,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Sermaye çıkışları geçtiğimiz yılın aynı döneminde 27.5 milyar dolar, 2013 boyunca 63 milyar dolar seviyesindeydi.

Rusya'da 2014 yılı ekonomik büyüme beklentisi, içinde bulunduğumuz ayda 38 katılımcıyla yapılan ankette %1 gerçekleşti, geçtiğimiz ay 1,2% büyüme tahmin ediliyordu. 2014 yılsonu enflasyon beklentisi ise, geçtiğimiz ay %5,5 seviyesinde iken, bu ay %6 seviyesine yükseldi. Rusya Merkez Bankası 25 Nisan'da politika faizini beklenmedik şekilde %7'den %7,50'ye yükseltmişti. Bloomberg anketine katılan ekonomistler, ABD'nin yaptırım yönündeki sonraki aksiyonun direkt ekonomik yaptırımlar olacağını düşündüğü ifade etmektedir. Ekonomistler 10 Rus bankasının yanı sıra, 9 sanayi şirketinin ve 5 enerji şirketinin yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekiyor.

Almanya'da Ücretler Gelişimi, ECB'nin Deflasyon Savaşını Zora Sokuyor (29.04.2014)

Deniz Kahraman

Almanya ekonomisi bölgenin tam istihdama en yakın ülkesi konumunda, şirketler ihtiyacı olan çalışanları istihdam etmek konusunda zorluklarla karşılaşıyor. Fakat bir diğer yandan,  brüt ücretlerde artışın hız kesmesi, Avrupa Merkez Bankası'nın deflasyonla mücadelesi açısından soru işaretlerine neden oluyor. Düşen brüt ücretler doğrudan iç talebi etkileyerek, enflasyon görünümü üzerinde aşağı yönlü baskı yaratabilir.

Grafik, Ücretler Gelişimi 

Euro Bölgesi kurulduğundan bu yana, Almanya'da İşsizlik oranı gerileme eğiliminde olmuştur. 2013 sonu itibariyle İşsizlik Oranı %5,2'ye gerilemiştir. Baumann tarafından yapılan araştırmaya göre, bugün Almanya'da küçük ve orta ölçekli işletmelerin yarısı ihtiyaç duyulan istihdamı sağlamakta güçlükler yaşamaktadır. Gelecekte işletmelerin %70'ten fazlasının bu güçlüğü yaşayacağı tahmin ediliyor. Tarihsel olarak en düşük seviyeye yaklaşan işsizlik oranının, daha yüksek reel ücretleri ortaya çıkarması beklenebilirdi.

Düşük seyreden ücretler gelişimi, yüksek göç ve düşük enflasyon beklentilerinin sonucu olarak ifade ediliyor. GfK anketine göre, Alman tüketicilerin enflasyon beklentileri, Şubat 2011'den bu yana en düşük seviyeye gerilemiş durumda. Almanya'da tam istihdama yakın seyir, düşük ücretler gelişimi iç talebi etkileyerek enflasyon beklentilerinin düşük seyretmesine neden olmaktadır.

Grafik, Almanya Enflasyon Beklentileri

Almanya'nın Nisan ayı öncü TÜFE verisi, bugün TSI 15:00'te açıklanıyor. 11 Nisan 2014 tarihi itibariyle açıklanan, Mart ayı enflasyonu yıllık bazda 0,9% ile dört yılın en düşük seviyesine gerilemişti. Euro Bölgesi Nisan ayı TÜFE verisi ise, 30 Nisan Çarşamba günü açıklanacak. Grafikte görüldüğü üzere, Euro Bölgesi'nde enflasyon hedefini destekleyecek ülkeler arasında, Almanya, Fransa gibi ülkeler yer almaktadır. İspanya, Portekiz, Kıbrıs ve Yunanistan gibi yakın geçmişte borç sorunuyla mücadele eden ülkelerde, uygulanan makro ihtiyati tedbirler ve hükümet harcamalarının kısılmasıyla birlikte, tüketim üzerinde baskı daha fazla artmıştı. 

Grafik, Mart ayı Enflasyon 

Enflasyon Görünümüne Destek?
Almanya'nın Mart ayı vergi gelirleri ise 21 Nisan'da açıklandı. Almanya'nın vergi gelirleri Mart'ta bir önceki aya göre %7,2 artış göstererek 55.3 milyar euro seviyesine yükseldi. Almanya'da kurumlar vergisinin toplam gelirler içindeki payı %38,2, yükselen vergi gelirleri Almanya'da şirketler kesiminde karlılığın güçlü seyrettiğinin işareti olabilir. Şirketler kesiminde karlılığın güçlü seyretmesi, ilerleyen dönemde ücret artışlarını gündeme getirebilir. Bir diğer yandan ise, vergi gelirlerinin artışıyla birlikte, Almanya yönetimi de kamu harcamalarıyla enflasyon hedefine destek sağlama misyonunu üstlenebilir.

25 Nisan 2014 Cuma

Pamuk Fiyatlarında Çin Etkisi (25.04.2014)

Deniz Kahraman

ABD Tarım Bakanlığı'nın (USDA) 4 Nisan 2014 tarihli "Pamuk: Dünya Piyasaları ve Ticareti" raporuna göre, Çin'de pamuk stoku 60 milyon balya ile rekor seviyeye yükselmişti. Çin'in rekor pamuk stokunun yerel üreticileri destekleme politikasıyla ters düştüğüne dikkat çekilmişti. ABD tarafında ise pamuk stoklarının 1990/91 döneminden bu yana en düşük seviyede olduğu not ediliyor.

Dünya Pamuk Stokları (2011-2014)
http://apps.fas.usda.gov/psdonline/circulars/cotton.pdf

Dünya pamuk üretiminde 2014 Nisan itibariyle önde gelen ülkeler; Çin (%27), Hindistan (%25), ABD (%11), Pakistan (%8,1), Brezilya (%6,4) olmak üzeredir. Çin, Dünya üretiminde en büyük paya sahip olmasına karşın yıllık 35.5 milyon balya pamuk tüketicisi, yaklaşık olarak 12 milyon balya pamuk ithal etmek durumunda kalıyor.

Dünya'nın en büyük pamuk ithalatçıları Çin (%30.3), Türkiye (%10.8), Bangladeş (%9.8), Vietnam (7.57%), Endonezya (%6,8) olmak üzeredir.

Dünya'nın en büyük pamuk ihracatçıları, ABD (%27), Hindistan (%20), Avustralya (%11,3), Özbekistan (%6,8) olmak üzeredir.

Çin Pamuk Piyasası Reformu
Çin yönetiminin pamuk piyasası reformları küresel pamuk fiyatlarını negatif etkileyebilir. Çin yönetimi yakın zamanda 2011'de belirlediği taban fiyat uygulamasını kaldırarak, yerel üreticilere sübvansiyonları devreye aldı. Taban fiyat uygulamasıyla Çin'de stoklar rekor seviyeye yükselmişti. Çin'in stokları azaltması, ithal edilen pamuğun maliyetini düşürme amaçlı olarak taktiksel bir hamle olabilir. Pamuk fiyatları Mart'ta gördüğü 93 cent pound seviyesinden, Çin yönetiminin rekor seviyedeki pamuk stokunu azaltmasıyla düşüş gösterdi. Pamuk fiyatları yıl başından bu yana %7 yükselmişti.

Pamuk Fiyatları (ABD - Çin)
Grafikte kırmızı renkle gösterilen fiyat, Çin'in üreticileri destekleme amacıyla sübvanse ettiği fiyat seviyesini gösteriyor. Mavi renkle gösterine fiyat ise, küresel piyasalarda kabul gören gösterge fiyatı gösteriyor.

Özetle, pamuk fiyatlarında olası bir geri çekilmenin kazananları, Çin, Türkiye, Bangladeş, Vietnam ve Endonezya, kaybedenleri ise, ABD, Hindistan, Avustralya ve Özbekistan olabilir. Çin tarafından stokların azaltılmasıyla, emtia üreticisi ülkelerin para birimleri baskı altında kalabilir.

Grafik, Pamuk Fiyatları (2011-2014)

24 Nisan 2014 Perşembe

ABD Tahvil Piyasasında Risk İştahı Yüksek (24.04.2014)

ABD piyasaları açısından bir risk iştahı göstergesi olarak, BAA notu verilen özel sektör tahvilleri ve AAA notu verilen özel sektör tahvilleri faiz farkı izlenebilir. Kredi derecelendirme kuruluşu, Moody's Investor Services tarafından günlük bazda yayınlanan tahvil fiyat endeksinden yararlanılabilir. Moody's endeks kapsamına 30 yıla kadar vadeli tahvilleri almakta, tahvillerin vadesi 20 yılın altına düştüğünde endeks kapsamından çıkarmaktadır. Endekste tahvil faizlerinin ortalaması alınmaktadır.

Moody's tarafından derlenen veriler günlük bazda yayınlanmaktadır.
https://research.stlouisfed.org/fred2/source?soid=1

Grafiklerde, Moody's tarafından AAA notu verilen özel sektör tahvillerin faiziyle BAA notu verilen özel sektör tahvil faizi farkı gösterilmiştir. 22.04.2014 itibariyle BAA-AAA faiz farkı 0,64 ile, 10 yılın en düşük seviyesi 0,57'ye (2005 Şubat) yakın seyrediyor.  Mevcut gerçekleşme ABD ekonomisine yönelik olumlu beklentileri desteklemektedir. Şöyle ki; yatırımcıların BAA notuna sahip bir tahvile ödedikleri fiyatla AAA notuna sahip bir tahvile ödedikleri fiyat arasındaki fark azalmaktadır. Özetle, özel sektör tahvillerine duyulan güvenin arttığının göstergesi olarak değerlendirilebilir. Bir diğer yandan, 10 yıllık ortalamanın ise 1,14'e karşılık geldiği not edilebilir. Özel sektör tahvil faiz farkında çeşitli beklentilerle birlikte ortalamaya doğru olası bir dönüş, küresel piyasalar açısından negatif fiyatlama getirebilir.

BAA-AAA faiz farkı 10 yıllık dönem
Kaynak: research.stlouisfed.org/

23 Nisan 2014 Çarşamba

Çin'de Benzin İhracatı Üç Yılın En Yüksek Seviyesinde (22.04.2014)

Deniz Kahraman

Çin'de benzin ihracatı Mart'ta üç yılın en yüksek seviyesine yükseldi. Rafinerilerin bu aksiyonla arz fazlasından korunmayı amaçladığı düşünülüyor. Denizaşırı motor yakıtı ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre %7,2 gelişme göstererek 542,590 metrik ton seviyesine yükseldi. Söz konusu veri, 2011 Ocak'tan bu yana en yüksek seviyeye işaret ediyor.

Gelişmeler Çin'in geçtiğimiz ayda dört yıl aradan sonra yakıt ihracatçısı konumuna yerleşmesi açısından oldukça önemli görülüyor. Çin'de 7 Mart'ta Shanghai Chaori güneş enerjisi şirketinin temerrüdüyle başlayan ve sonrasında da kömür, bakır ve demir çelik şirketlerinin de ellerinde bulundurduğu emtia stoğunun teminatı altında kredi kullandırmasıyla birlikte şirketlerin risk altında olduğu geçtiğimiz ayın en fazla konuşulan gündem maddeleri arasında yer alıyordu. Çin'de geçtiğimiz ayda Chaori'nin temerrüdüyle ortaya çıkan endişeyle birlikte, bazı şirketler yeni finansman bulmakta zorlanmaktaydı. Şirketlerin kredilerini sahip oldukları stoklar (bakır, demir cevheri) teminatı altında almasıyla, endüstriyel metallerde sert hareketler yaşanmıştı.

Petrol rafinerileri de benzer risklerden kaynaklı olarak, stokların yarattığı kırılganlık etkisini hafifletmek istiyor olabilir. Çin'de son 20 yılda gerçekleşen keskin büyüme dönemiyle birlikte, üreticiler kapasite fazlası sorunuyla karşı karşıya kalabilir.

Çin'de Benzin İhracatı (2011-2014)
Kaynak: www.bloombergbriefs.com

22 Nisan 2014 Salı

Çin 2014-2020 Kentsel Gelişim Planı (22.04.2014)

Deniz Kahraman
Çin Maliye Bakanlığı, uzun zamandan beri tartışılan Kentsel Gelişim Planı için ayrılan bütçeyi geçtiğimiz hafta açıkladı. Çin yönetimi önümüzdeki 6 yıllık dönem için (2014-2020) 42 trilyon yuan ($6.8 trilyon) kaynak ayırdığını duyurdu.

Çin'in ekonomik büyümesinin temellerini sanayileşmeyle ve sonucunda kentleşmeyle birlikte açıklamak oldukça güçlü bir tez olarak ifade edilebilir. Çin kentsel ölçek ekonomilerinin olumlu dışsallıklarından faydalanmış ve kalkınma dinamiği olarak kullanmıştır. Uzun dönemler boyunca ölçeğe göre artan getiriyle, yani üretimdeki artışla gelirin yükselmesiyle birlikte kentsel gelişim hız kazanmıştır. Çin'de sanayi yapısının kuluçka hipotezi olarak tanımlanan, küçük işletmelerin bir araya gelmesiyle oluşması, kentsel yayılmanın daha da artmasına yol açmıştır. Sonrasındaki olgunlaşma süreciyle birlikte şirketler ölçeğiyle birlikte kent ölçeği de büyümüştür.

Çin'in toplam nüfusu 2013 yıl sonu itibariyle 1.362.391.575 kişiden oluşmaktadır. Çin'in en büyük şehirleri, 23.7 milyon nüfusla Şangay, 20.6 milyon nüfusla Pekin, 12.9 milyon nüfusla Tianjin, 14 milyon nüfusla Guangzhou ve 10.3 milyon nüfusla Shenzen olmak üzeredir. Çin'de nüfusu 3 milyon üstünde olan 17 şehir bulunmaktadır. Çin'de kentleşme oranı %52 seviyesiyle Dünya ortalamasını henüz yakalamıştır. Çin'in hızlı kentsel büyümesinin yarattığı olumsuz bir dışsallık ise, hava kirliliği başta olmak üzere çevre sorunları oluşturmaktadır. Çin'de her hafta 250.000 kişi kırdan kentte göç etmektedir.

Çin Başbakanı Li Keqiang'ın geçtiğimiz hafta ulusal kongrede yaptığı açıklamasında, sürdürülebilir kalkınma konusuna dikkat çekerek, mega şehirlerin yerine küçük ve orta seviyede şehirlerin kalkınmasına öncelik verileceğini açıklamıştı.


Çin'in hazırladığı 2014-2020 kentsel gelişim planının ana stratejilerinden biri de, kentleşmenin sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde şekillenmesini içeriyor. Kentsel gelişim planı kapsamında, 100 milyon kırsal nüfusun, eko-şehirlere önümüzdeki 6 yılda taşınması planlanıyor. Kır yaşamıyla kent yaşamının bir arada olacağı eko şehirlerde, daha sağlıklı kırsal alanlarla, kırsal kalkınma sağlanacak, uzun dönemde ülkenin tarımsal üretimi de yükselecektir.


Çin'de uzun dönemde kalkınma yönüyle yapılacak oldukça fazla adım bulunuyor. Yatırımların uzunca bir süre daha devam etmesi, kalkınma temelinde üretimin yerini iç tüketimin almaya başlamasını gündeme getirebilir.

Dünya'da Kentleşme Oranı % (1960-2012)
Kentleşme oranı kentte yaşayan nüfusun toplam nüfus içindeki payını tanımlamaktadır.
Kaynak: http://data.worldbank.org/

Çin Nüfus Yoğunluğu, 2010.
Kaynak: www.britannica.com/comptons/art-143477/Population-density-of-China

15 Nisan 2014 Salı

Avrupa'da Kurların Değeri Üzerine (14.04.2014)

Deniz Kahraman

Merkez Bankaları son zamanlarda para birimlerinin değerine yönelik oldukça fazla değerlendirmede bulunmaktadır. Merkez bankaları kuru fiyat istikrarı açısından bir para politikası aracı olarak değerlendirmektedir. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, 12 Nisan Cumartesi günü IMF Bahar Toplantıları'nda gerçekleştirdiği konuşmasında, “Euro'nun daha da yükselmesi ek parasal genişleme önlemleri gerektirir." açıklamasında bulunmuştu. Çalışmamızın fikrini de oluşturan bu açıklama, Euro gerçekten değerli mi sorusunu sormamıza neden olmuştur. Merkez Bankaları'nın bankası konumunda bir uluslararası kuruluş olan Bank for International Settlements'ın reel efektif kur hesabına göre Euro, Dolar karşısında %2,68 değerli olarak tanımlanabilir.

Grafik, Para Birimlerinin Dolar Karşısında Değeri.

Kaynak: BIS Effective Exchange Rate Indices, Bank for International Settlements.


Bank for International Settlements Efektif Döviz Kuru Endeksi, ülkelerin 2008-2010 yılları arasındaki ticaret ağırlıklarını esas alarak 61 ülke ekonomisini ve 2010 yılını baz yıl kabul ederek hesaplanmaktadır.  <http://www.bis.org/statistics/eer/>


Şubat 2014 itibariyle, BIS verilerine göre Dolar karşısında;

1) Euro (EUR) 2,68% değerli

2) İsviçre Frangı (CHF) 14,43% değerli

3) İsveç Kronu (SEK) 8,57% değerli

4) Danimarka Kronu (DKK) -0,62% değersiz

5) Norveç Kronu (NOK) -5,12% değersiz durumdadır.


Para Birimlerinin Euro Karşısında Değeri
Euro sistemi içinde bulunmayan Avrupa ülkeleri para birimlerinin reel efektif kur bazlı değerlerini, Euro sistemi risk iştahı göstergesi olarak değerlendirmek fazla uzak bir yaklaşım olmayacaktır. Bu kapsamda, İsviçre, İsveç, Danimarka ve Norveç'i çalışma kapsamında inceleyeceğiz.

Grafik, Para Birimlerinin Euro Karşısında Değeri.

Kaynak: BIS Effective Exchange Rate Indices, Bank for International Settlements.


Şubat 2014 itibariyle, BIS verilerine göre Euro karşısında;

1) İsviçre Frangı (CHF) 11,45% değerli
2) İsveç Kronu (SEK) 5,74% değerli
3) Danimarka Kronu (DKK) -3,21% değersiz
4) Norveç Kronu (NOK) -7,60% değersiz durumdadır.

İsviçre Frangı Neden Euro Karşısında Değerleniyor?
1) Euro Bölgesi'nde İsviçre Frangı, Euro'nun piyasaya çıktığı 1 Ocak 1999 tarihinden bu yana, güvenli liman olarak görülmektedir. Euro Bölgesi'nde herhangi bir endişe yaşanması durumunda CHF talep görmektedir.
2) Ukrayna kaynaklı endişelerle birlikte, EURCHF 1.21 seviyesine kadar düşüş göstermişti.
2) İsviçre Merkez Bankası (SNB), 6 Eylül 2011 tarihinde EUR/CHF paritesi için 1,20 tabanını belirlemiş. İsviçre Frangı'nın Euro Bölgesi kaynaklı endişelerle daha fazla değerlenmesinin önüne geçmek istemiştir. Bloomberg anketine katılan 21 ekonomistin %38,1'i SNB'nin EURCHF 1.20 tabanını 2015'te kaldıracağını düşünüyor.
http://www.snb.ch/en/mmr/reference/pre_20110906/source/pre_20110906.en.pdf
3) İsviçre Merkez Bankası'nın hesaplama yöntemine göre, Şubat 2014 verilerine göre Frank %12 değerli görülüyor.
4) İsviçre geçtiğimiz ayda, TÜFE enflasyon tahminini 2015'te %0,4'e indirmişti. Bloomberg Anketi'ne katılan katılımcılar ise, Enflasyonun 2014'te 0,3%, 2015'te 0,8% gerçekleşmesini bekliyor.
5) Güçlü Frank'ın enflasyon görünümünü tehdit etmeye başlaması durumunda, kuru değersizleştirmeye yönelik aksiyonlar ihtimal dahilinde olabilir. Bu doğrultuda EURCHF tabanının artırılması gündeme gelebilir.

İsviçre Merkez Bankası EURCHF 1.20 tabanını ne zaman kaldırır?
Kaynak: www.bloombergbriefs.com

Frank'ı destekleyen unsurlar
Kaynak: www.bloombergbriefs.com

Bloomberg Anketi'ne katılan 30 ekonomistin %56,7'si CHF'nin Euro Bölgesi'nin toparlanması üstünde soru işaretleri ve Ukrayna gerginliğinden kaynaklı olarak güvenilir liman algısıyla güçlendiğini düşünüyor. Katılımcıların %16,7'si ise ülkenin cari fazlasının değerlenmede etkili olduğunu ifade ediyor. İsviçre Bankaları'nın yurtdışındaki kaldıraçlarını azaltma yönünde attığı adımlar da katılımcıların %10'u tarafından açıklanıyor.

Diğer para birimleri üzerine;
1)İsveç Merkez Bankası, Riksbank, 9 Nisan 2014 tarihli faiz kararında faizleri %0,75 seviyesinde sabit tutmuştur. Riksbank, ekonomik aktivitenin güçlendiğine fakat enflasyon görünümünün önümüzdeki yıllar da dahil olmak üzere zayıf kalmaya devam edeceğini ifade etmiştir. İsveç'te enflasyon Ocak 2014'ten bu yana negatif bölgede, faiz indirimi beklentisiyle birlikte son dönemde Euro karşısında değer kaybetse de, Şubat itibariyle hala 5,74% değerli fiyatlanıyor.

2)Danimarka Merkez Bankası, sermaye akımlarının hızını kesmek üzere, 6 Temmuz 2012 tarihinde, negatif mevduat faizi uygulamasına geçmiş, mevduat faizlerini -0,20%'ye indirmişti. Mevduat faizi Ocak 2013'ten bu yana hali hazırda -0,10% olarak sürdürülüyor. DKK'nın değerlenme baskısının zayıf olması söz konusu aksiyonla bir ölçüde açıklanabilir.

3) Norveç Merkez Bankası, Norgesbank, 2001'den bu yana sözlü yönlendirme politikasını izlemektedir.  Para politikası üzerindeki belirliliğin görece yüksek olması, para biriminin stabil kalması altında yatan nedenler olarak ifade edilebilir. Hali hazırda dezenflasyon baskısında olsa da, %2,5 enflasyon hedefinin yakınında %2,0 seyretmektedir. Euro karşısında görece stabil kalmaktadır. Sözlü yönlendirme politikasının tarihsel gelişimine bankanın adresinden ulaşmak mümkün.



Özetle,
Euro, dolar karşısında %2,68 değerli, Avrupa Merkez Bankası'nın kuru değersizleştirmek üzere adım atacağı sinyali gerek Draghi, gerekse Wiedmann'ın söylemlerinden açıkça görülüyor. ECB'nin elindeki seçenekler ve Euro Bölgesi'nde son gelişmeleri özetlediğimiz çalışmamız bu konuda fikir verici olabilir.

11 Nisan 2014 Cuma

Euro Bölgesi'nde Son Gelişmeler ve Deneysel Çalışmalar (10.04.2014)

Deniz Kahraman
İnternet Adresi: http://www.sankoanaliz.com/tr-TR/makale/euro-bolgesinde-son-gelismeler-ve-deneysel-calismalar-11-04-2014.snk 

ABD, Japonya, İngiltere ve Euro Bölgesi ülkelerini de kapsayan gelişmiş ülke ekonomileri 2008 küresel finans krizinden bu yana ekonomiye politika yapıcıları eliyle destek olmaktadır. Japonya ve İngiltere varlık alımlarıyla ekonomilerini desteklemeye devam etmektedir. ABD Mayıs 2013'ten bu yana ekonomide likidite koşullarının sıkılaşacağı mesajlarını vermeye devam etmekte, Aralık 2013'ten bu yana da varlık alımlarının artış hızının azaltılması aksiyonuyla ekonomiye desteğini ölçülü adımlarla çekmeye başlamıştır. Faizlerin ne zaman artırılacağı yönünde ağırlıklı görüşün 2015'in ortalarına doğru şekillenmeye başladığı ifade edilse de, enflasyon tarafındaki zayıf seyir bu aksiyonu uzunca bir süre öteleyecek gibi gözüküyor.

Euro Bölgesi tarafında ise, enflasyon yaratamama sorunsalıyla birlikte, "ne gerekirse yapacağız" sözlü yönlendirmesinin ötesine gitmek gerektiği yavaş yavaş dillendirilmeye başlanıyor. Negatif faiz sinyali ise, defalarca yinelenmesiyle tüketilmiş, piyasa etkisini yitirmiş gözüküyor. Hali hazırda negatif faiz uygulamasını yürüten sadece Danimarka (-0,10%) bulunuyor. Daha öncelerde İsveç ve İsviçre Merkez Bankaları tarafından da uygulamaya konulmuş, fakat beklenen faydayı sağlamaması dolayısıyla terk edilmiştir. Nitekim Euro Bölgesi çok yakın geçmişte, sorunlu ve sorunlu olmayan ekonomiler arasında ikiye ayrılmış, sorunlu ülke bankaları yüzdürülmek durumunda kalınmıştır. İspanya İtalya gibi sorunlu ülke tahvillerini elinde tutan bankalar, faizlerin yükselişiyle ellerinde tuttukları tahvillerin erimesiyle birlikte sermaye ihtiyacı duymuşlardır. Bankaların ECB nezdinde tuttukları mevduata negatif faiz uygulanması, bu yönüyle yeni toparlanan Avrupa Bankacılık sistemi üzerinde yeniden baskı oluşturabilir.

Negatif faiz uygulamasının geçmişte uygulandığı ülkelerde temel dayanağı, sermaye akımlarının hızını kesmek olmuştur. Deflasyonla mücadele tarafında ne gibi bir etki yaratılmak istendiği ise soru işaretleri taşımaktadır.

Gelelim, geçtiğimiz Cuma günü Faz tarafından servis edilen habere.  ECB'nin 1 trilyon euro büyüklüğünde bir varlık alım programı hazırlığında olduğu sunulmuştu. ECB'nin tasarladığı iddia edilen modele göre 1 trilyon euroluk tahvil alım programının enflasyonu 0,20-0,80% puan arasında desteklemesi bekleniyor. Haber ECB yetkilisi Constâncio'nun konuya ilişkin açıklamasında ne yalanlanmış, ne doğrulanmıştır. ECB varlık alım programında somut adım atmadan önce, iletişim yoluyla olası etkiyi ölçmek üzere piyasalara bir fragman sunmuş olabilir.

Tasarlandığı iddia edilen aksiyon, bankaların sermaye yapılarını desteklemek amacıyla ECB'nin daha önce kullandığı LTRO'dan farklı olarak, doğrudan varlık alımını içeriyor olabilir. ABD ve benzer ülkelerden farklı olarak ECB'nin üzerinde düşünmesi gereken bir diğer konu da hangi ülke tahvilinden ne zaman alınacağı sorunsalı.

ECB'den beklentiler arasında SMP programının kaldırılması da son günlerde yer alıyor. Mayıs 2010'dan bu yana yürütülen Security Market Program (SMP) alınan hükümet tahvillerinin sterilizasyonu için uygulanıyor. ECB içinde bulunduğumuz döneme kadar oldukça yüksek tutarı sterilizasyon programıyla bankacılık sisteminden geri çekti. Bankalar arası para piyasası faizi olarak kullanılan EONIA faiz oranının da yükselmesine sebepler arasında, bankalar arası para alışverişinin yüksek olduğu yorumunun yanı sıra sterilizasyon programı da gösterilebilir. ECB açısından sterilizasyon programının durdurulması bankalar tarafını daha fazla rahatlatarak kredi büyümesini destekleyebilir. Dolaylı yoldan da iç talebi artırarak enflasyon görünümünü yukarı yönde destekleyebilir.

ECB'den Beklentiler
Bloomberg anketine katılan 45 katılımcının %50'sı Avrupa Merkez Bankası'nın Haziran'da aksiyona geçeceğini düşünüyor

Grafik, ECB'nin Ne Yapmasını Bekliyorsunuz?

Katılımcıların Avrupa Merkez Bankası'nın almasını beklediği aksiyon ise,
1) %22,4 oranla uzun dönemli repo operasyonuyla bankaların fonlanması
2) %20,7 oranla SMP sterilizasyon programının durdurularak bankalarda daha fazla likidite bırakılması.
3)  %15,5 oranla %0,25 olan 1 hafta vadeli repo ihale faizinin (politika faizi) indirilmesi.
4) %15,5 oranla Fed, BOJ ve BOE tarzı doğrudan varlık alımı olarak ifade ediliyor.

Anket soruları arasında yer alan, Euro kurunun seviyesi tahminlerinin orta noktası 1.40 seviyesini gösteriyor. ECB'nin sözlü yönlendirmesini başarılı bulan katılımcı sayısı ise %84,4 ile dikkat çekiyor.

Özetle, Euro Bölgesi'nde deflasyonla savaş açısından pek çok deneysel programın gündemde olduğunu görmemiz olası, bilinmeyenin etkisi ise, doğal olarak ülke para birimi üzerinde farklı fiyatlamalara neden olmaya devam edebilir.