Deniz Kahraman: Nisan 2016

26 Nisan 2016 Salı

Son Samuray’ın Deflasyonla Mücadelesi

Japonya’da enflasyon yaratmak zorlu bir mücadele. Japon topraklarının sadece %20’sinin tarıma elverişli olması, tarihsel olarak kaynak için mücadele edilen bir ortam sunuyor. Toplumun tasarruf alışkanlığı buradan geliyor. Savaş kültürünün ve samurayların gelişimi de bu olguya dayanıyor.

Aralık 2012’de göreve gelen Shinzo Abe, deflasyonla mücadele etmek için yola çıkıyor. Abenomics kavramının yaratıcısı; mali teşvik, parasal genişleme ve yapısal reformlardan oluşan üç okunu Japon ekonomisinin kalbine saplamaya uğraşıyor.

Japonya, uzun yıllardan beri mal ve hizmet fiyatlarının sürekli bir şekilde düşmesi sorunuyla karşı karşıya. Deflasyon fiyatların düzenli bir şekilde düşmesi anlamına geliyor. Deflasyon sorununun temel kaynağı, Japonya’da yaşlı nüfusun payının oldukça yüksek olması. 2015 yılı itibarıyla Japonya’da 65 yaşın üstündeki nüfusun toplam nüfusa oranı %25’i geçmiş durumda. Toplumun ortalama yaşını gösteren gösterge, medyan yaş ise Japonya’da 46,1 seviyesinde ve medyan yaşın 40 üstünde olduğu toplumlar yaşlı nüfus olarak değerlendiriliyor. Türkiye’de bu rakam 29,6 seviyesinde. Japonya’da medyan yaşın yüksek olması, tasarruf eğiliminin artmasına neden oluyor. Aşağıdaki grafikte, Japonya’da enflasyonun uzun dönemli seyri gösteriliyor.


Japon Halkı Ne Yapıyor?
Japonya Merkez Bankası tarafından, 5 Nisan 2016'da yayınlanan çalışma, hane halkının portföy davranışlarını, ABD ve Avrupa ile kıyaslamakta.

Bu çalışma sonucunda, hane halkının varlık tercihlerine ulaşmak mümkün. Japon hane halkı toplam varlığının %10’u ile hisse senedi yatırımı yaparken, ABD ve Avrupa’da bu oran sırasıyla %34 ve %17 oranında. Japon hane halkı toplam varlığının %52’si ile döviz ve mevduat yatırımı yaparken, ABD ve Avrupa’da bu oran sırasıyla %14 ve %34 oranında.

Türkiye’de ise 2016 yılı Şubat ayı itibarıyla hane halkı toplam varlığının %5’i hisse senedi, %69’u döviz ve mevduattan oluşuyor. Sadece döviz tevdiat hesapları, hane halkı toplam finansal varlığının %26’sını oluşturmakta.


Kamu Borcu Sorunu
Japonya, milli gelirin iki katını aşan borç yükünü azaltmak amacıyla, satış vergisini artırıyor. Aşağıdaki grafikte, kamu borcunun GSYH payı gösteriliyor. Japonya’da kamu borcu GSYH’nin %229’u iken, Türkiye’de bu oran %33 seviyesinde. Japonya’da 1997’de tüketim vergisi %3’ten %5’e yükseltildiğinde deflasyon durumundaki ekonomi daha da çıkmaza sürüklenmişti. 2014 yılı Nisan ayında tüketim vergisi %5’ten %8’e yükseltilmiş, tüketim vergisi artışının yarattığı negatif etkiden çekince duyularak, 2015 yılı Kasım ayında satış vergisini %10 oranına artırmaktan vazgeçilmişti. 14 Nisan’da Kumamoto’da meydana gelen deprem felaketi sonrasında, Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin satış vergisi artışını Nisan 2017’ye ötelemesi bekleniyor.


Yen Değer Kazanıyor
Japonya Merkez Bankası (BOJ), 2012 yılı ortasından bu yana agresif bir parasal genişleme programı yürütüyor. 29 Ocak 2016 tarihinde bir ilke imza atan BOJ, tarihinde ilk defa negatif faiz uygulamasına geçti. Bu karara göre, ticari bankalar Merkez Bankası’nda tuttukları mevduat hesapları için %0,10 oranında faiz ödemekte. Japonya MB, 10 Nisan itibarıyla bankaları desteklemek amacıyla, bankalara sağladığı kredi kanalının limitini 24,4 trilyon yen (223 milyar dolar) seviyesine yükseltti. Aşağıdaki grafikte, para birimi yen’in değeri gösteriliyor.



USD/JPY paritesinin yakın dönemde yükselmesi, 14 Nisan’da meydana gelen deprem ve sonrasında satış vergisi artışının erteleneceği yönünde beklentilerle ilişkilendirilebilir. Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin ekonomi danışmanı Etsuro Honda, 25 Nisan’da Japonya Merkez Bankası’nın yeni bir parasal teşvik açıklaması gerektiğini söyledi. Zamanlama açısından ise Haziran ayına işaret etti. Bu durumda, USD/JPY paritesi 110 civarında kalmaya devam edebilir.

Aşağıdaki grafikte, USD/JPY paritesinde 110,20 seviyesi önemli bir trend desteği olarak görülmekte. Bu seviye korunduğu koşulda ilk direnç 112,00 seviyesinde.


Deniz KAHRAMAN

19 Nisan 2016 Salı

ABD Seçimlerine Doğru

Amerika Birleşik Devletleri’nde Başkanlık Seçimi 8 Kasım 2016 tarihinde düzenlenecek. 58. başkanlık yarışı, Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti arasında geçecek. 4 yıl süreyle Başkanlık görevini alacak isim belli olacak. Aşağıda, Başkan adayının belirlenme süreci gösteriliyor.

Adayların Belirlenmesi

Başkan adayının belirlenmesi için, oylamaya 1 Şubat’ta Iowa Eyaleti’nde başlandı. Columbia Bölgesi’nde 14 Haziran’da sonlanacak oylamayla, partiler kongreye gidecek adaylarını belirleyecek. Cumhuriyetçi Parti’de Donald Trump, Ted Cruz, John Kasich yarışırken, Demokrat Parti’de adaylık yarışı, Hillary Clinton ve Bernie Sanders arasında geçiyor. Cumhuriyetçi Parti’de Donald Trump yarışı önde götürürken, Demokrat Parti’de Hillary Clinton ismi öne çıkıyor.
Demokrat Parti’de şu ana kadar ön seçim yapılan eyaletlerde 2.834 delege kararını açıkladı. Bu delegelerden 1.758’i Clinton’a destek verirken, 1.076 delege Sanders’a destek vermekte. Demokrat Parti’den aday olabilmek için 4.765 delegenin 2.383’ünün oyunu almak gerekiyor. Cumhuriyetçi Parti’de şu ana kadar ön seçim yapılan eyaletlerde 1.447 delege kararını açıkladı. Bu delegelerden, 744’ü Trumpa’a, 559’u Cruz’a, 144’ü Kasich’e destek vermekte. Cumhuriyetçi Parti’den aday olabilmek için 2.472 delegenin 1.237’sinin oyunu almak gerekiyor. En yakın ön seçim, 19 Nisan Salı günü New York’ta yapılacak.

Demokrat Adaylar
Hillary Clinton
Clinton, 2009 – 2013 tarihleri arasında ABD Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttü. Clinton, seçim kampanyasını Obama’nın ekonomi politikasının kazanımlarını desteklemek üzerine kurdu. Clinton, Kanada petrolünü ABD üzerinden dünyaya ulaştıran Keystone XL projesine karşı çıkmakta. Diğer yandan, Clinton küçük işletmeleri destekleyecek bir plan hazırladı. Bu planla, küçük işletmelerin kuruluşundaki prosedürlerin azaltılması ve vergi avantajı sağlanması hedefleniyor.

Bernie Sanders
Vermont Senatörü Sanders, kendisini sosyalist olarak tanımlamakta. Devletin sosyal hizmetler ve eğitim alanında daha etkili olmasını savunmakta. Sanders’ın ekonomi politikası, doğrudan vergileri artırmak ve böylelikle gelir eşitsizliğini gidermek üzerine kurulu. Sanders, Fed’in faiz artırımına başlamadan önce işsizlik oranının %4 altına gerilemesi gerektiğini düşünüyor.

Cumhuriyetçi Adaylar
Donald Trump
Trump, 4,5 milyar dolarlık kişisel servetiyle başkanlık yarışının en çarpıcı ismi. Seçim vaatleri arasında, göçmenler, güvenlik ve IŞİD ile mücadele konusundaki görüşleri ön plana çıkmakta. Trump, Obama tarafından getirilen sağlık paketine şiddetle karşı çıkmakta ve hükümetin sağlık hizmetini kesmesi gerektiğini düşünmekte. Trump, diğer yandan Çin’den ithalata kısıtlayıcı yönde tedbirler alınması gerektiğini de savunuyor.

Ted Cruz
Teksas Senatörü Ted Cruz, vergileri düşürmeyi vaat ediyor. ABD’de gelir vergisi %39,60 oranında, Ted Cruz rakamı %10 oranına indirmeyi hedefliyor. Böylelikle harcanabilir gelirin artması ve ekonomik büyümenin canlanması amaçlanıyor.

John Kasich
Ohio valisi Kasich, 1990’lı yıllarda Federal Bütçe’nin denk hale getirilmesinde önemli ölçüde rol oynamıştı. Kasich, Başkan olması durumunda vergi indirimine gitmeyi planlıyor. Keystone XL projesine verdiği destekle, Clinton’ın tam karşısında konumlanıyor. Petrol üretimini artırmayı ve dünya piyasasına sunmayı destekliyor.

ABD’de Başkanlık Seçimleri 8 Kasım 2016 tarihinde gerçekleştirilecek. Haziran ayının sonlarına doğru, partiler adaylarını belirlemiş olacak. Adayların ekonomi politikaları, ABD ekonomisinin orta ve uzun dönemli seyri açısından belirleyici olacak.

Deniz Kahraman

18 Nisan 2016 Pazartesi

Brezilya'da Politik Risk

Brezilya Ulusal Senatosu’nun alt kanadı olan Meclis, (Chamber of Deputies) Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in bütçe yasalarını ihlal etmekten yargılanmasının yolunu açtı. Kamu bankalarının kaynaklarını kullanarak bütçe açığını kapatmakla suçlanan Başkan, bu iddiaları keskin bir dille reddediyor.  Bu suçlama, ülkenin petrol şirketi Petrobras’ta meydana geldiği iddia edilen yolsuzluğun da soruşturmaya dahil edilmesine yol açabilir. Rousseff’in başkanlığı sırasında şirkette 800 milyon dolarlık yolsuzluk yapıldığı, ihalelere fesat karıştırıldığı, yetkililerin rüşvet aldığı iddia edilmişti.

17 Nisan Pazar günü Senato’nun alt kanadında yapılan oylamada, 367 kabul oyuna karşı 137 red oyuyla, Rousseff hakkında iddiaların açıklığa kavuşması için ilk adım atılmış oldu. Karar, Rousseff’in güç kaybetmesi adına önemli bir adım olarak değerlendirildi.

Sürecin devamında Senato’da 81 senatörden 41’inin kabul oyu kullanması gerekiyor. Kabul oyu verilmesi durumunda, Başkan Rousseff 180 gün süreyle görevden uzaklaştırılacak ve soruşturmaya başlanacak. Bu dönemde Başkan Yardımcısı Michel Temer, Başkanlık görevini vekâleten yürütecek. Senato’da yürütülecek soruşturma sonrasında, üyelerden 3’te 2’si Rousseff’i suçlu bulursa, Rousseff görevden alınacak. Aksi durumda, görevine dönebilir.


Rousseff’in yargılanmasına ilişkin ilk adımın atılması sonrasında, USDBRL paritesinde ciddi bir oynaklık yaşanmadı. MSCI Brezilya Borsa Yatırım Fonu ve ülkenin 10 yıllık tahvil faizi de yatay bir görünüm izledi. Piyasalar, soruşturma sürecini yakından izliyor olacak. Rousseff’in görevden alınması durumunda oluşacak politik belirsizliğin, tahvil faizinin yükselmesine, ülke borsasının geri çekilmesine ve para biriminin değer kaybetmesine neden olması mümkün. 


Deniz KAHRAMAN

7 Nisan 2016 Perşembe

Borsa İstanbul’da Son Durum

Borsa İstanbul 100 endeksi, 4 Nisan tarihi itibarıyla 83.872 seviyesiyle, Kasım 2015’ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Aşağıdaki grafikte, BIST100 endeksinin Kasım 2015’ten bu yana performansını görebilmek mümkün.


Borsa İstanbul hakkında 22 Mart tarihli çalışmamıza ulaşmak için tıklayın.

Borsa İstanbul’u 70.000 seviyesinden 84.000 seviyesine taşıyan gelişmeler şunlardı;
1) Fed’den 2016 yılında daha az sayıda faiz artışı beklenmesi
2) Çin ekonomisine yönelik iyimser havayla birlikte emtia fiyatlarının yükselişi
3) Emtia fiyatlarının yükselişiyle birlikte TL ile korelasyonu yüksek emtia paralarının (AUD, CAD, NZD) değer kazanması
4) Ocak ayında %9,58 seviyesinde olan enflasyonun Mart ayında %7,46 seviyesine gerilemesi. Eylül ayına kadar enflasyonun düşeceği yönünde beklentilerin, tahvil faizlerini aşağı çekmesi

TUR/EEM Oranı
Borsa İstanbul gelişmekte olan ülke borsalarına göre olumlu ayrıştı. Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi, Türkiye Borsa Yatırım Fonu (TUR ETF) fiyatının Gelişen Ülkeler Borsa Yatırım Fonu (EEM) fiyatına oranını gösteren oran, Eylül ayından beri yükseliyor. Grafikteki yükseliş, Borsa İstanbul’un olumlu ayrıştığını net bir şekilde gösteriyor.


 Teknik analiz:
  • BIST100 endeksinin gün sonu kapanışlarla 81.800 seviyesi üstünde kalması halinde, orta vadede bir kez daha 83.227 direnci test edilebilir.
  •  Borsa İstanbul’da yaşanan geri çekilmede en yakın güçlü desteği 80.500 seviyesinde görüyoruz. 80.500 seviyesinin kırılması durumunda bir sonraki destek 78.350 seviyesinde.
  • Endeksin an itibarıyla hem 55 saatlik hem 144 saatlik ortalamanın altında olması geri çekilmenin sürebileceğini gösteriyor. Kırmızı trend çizgisinin ve 144 saatlik hareketli ortalamanın altında kalmak teknik açıdan zayıflık işareti.
  • Endeks 83.872 seviyesinden 81.000 seviyesine doğru gerilerken, işlem hacminin geriliyor olması şu ana kadar düşüşü sınırlı tuttu.


Sonuç:
80.500 desteği yükselen hacimle kırılırsa, satışların hızlanarak endeksi 78.350 seviyesine geriletmesi beklenebilir. Ancak, 82.500 seviyesi üstünde gün sonu kapanışların gerçekleşmesi düşüş tehlikesini bertaraf edebilir.

Açık Mavi: 55 Günlük Ortalama (82.689)
Lacivert: 144 Günlük Ortalama (81.798)
  
Deniz Kahraman

4 Nisan 2016 Pazartesi

Fed Tutanaklarındaki Gizem

Fed, sözlü yönlendirme politikasındaki başarısını yıllar boyunca artan şeffaflığa borçlu. Şeffaflığı sağlayan en önemli bileşenlerden biri de toplantı tutanakları. Tutanaklar, Şubat 1994’ten beri yayınlanmakta ve Mayıs 1999’dan bu yana ise her toplantıdan sonra açıklanmakta. İlk tutanaklar, para politikası kararı hakkında sadece özet sunarken, günümüzdeki tutanaklar ekonomik aktivite, mevcut ve ileriye dönük para politikası hakkında ipuçları vermekte. Günümüzde, tutanaklar sözlü yönlendirme belgesi niteliğine sahip.

St. Louis Fed tarafından, tutanakların anlaşılabilirlik düzeyini ölçmek üzere yapılan çalışmada, Flech-Kincaid Grade Level Index ölçümünden yararlanıldı. Bu endeks, bir metnin dilbilgisi yönünden zorluk düzeyini göstermekte. Düşey eksendeki daha yüksek değer, daha yüksek düzeyde okuma becerisine karşılık gelmekte. 1990’ların ilk yıllarında 50 ila 200 kelime içeren tutanaklar, ilerleyen yıllarda 800 kelimeye ulaştı. Tutanaklar çok daha kapsamlı ve anlaşılması güç bilgiler sunmaya başladı.

Aşağıdaki grafikte, Şubat 1994 – Aralık 2014 tarihleri arasında açıklanan toplantı tutanaklarının anlaşılabilirlik düzeyi gösterilmekte. Dairelerin çapının artması kelime sayısının arttığını, düşey düzlemde yukarı hareket etmesi tutanakları anlamanın daha güç bir hal aldığını göstermekte.


Fed tutanaklarının kapsamlı bir hal alması daha fazla ipucu sunması adına iyi haber, ancak daha fazla ipucu sunmak demek, aynı zamanda daha fazla kafa karışıklığı da demek. Bu nedenle, Fed tutanaklarını anlamak üzere daha fazla mesai harcamak gerekiyor.

15-16 Mart toplantısına ilişkin tutanaklar, 6 Nisan Çarşamba günü saat 21:00’de açıklanacak.

15- 16 Mart Fed/FOMC Toplantısından Notlar
1)  Fed faizleri %0,25-0,50 seviyesinde sabit tuttu.
2) Küresel ekonomik gelişmelerin ABD ekonomisi üzerinde risk yaratmaya devam ettiğine dikkat çekildi.
3) Aralık 2015’te 2016 yılı içinde “dört” faiz artışı beklenirken, Mart 2016 toplantısında “iki” faiz artışı beklendiği anlaşıldı.
4) Fed üyeleri; ekonomik büyüme, enflasyon ve işsizlik tahminlerini güncelledi. Büyüme ve enflasyon tahmini aşağı yönlü olarak revize edildi.

Mart toplantısında, Fed üyelerinin ABD ekonomisi hakkında piyasanın duyduğundan daha fazla endişeye sahip olduğu anlaşılmıştı. Mart ayına ilişkin tutanaklar, bu endişelerin kaynağına ilişkin daha net bir resim sunabilir. 29 Mart’ta, Fed Başkanı Janet Yellen New York Ekonomi Kulübü’nde yaptığı sunumda, ABD ekonomisine dair endişelerini sunmuştu.

Hem Mart toplantısında, hem de Yellen’ın geçen haftaki sunumunda ekonomik görünümde zayıflığa vurgu yapıldı. Çarşamba akşamı açıklanacak toplantı tutanaklarından mevcut durumda açıklanmamış risklerden bahsedilmemesi halinde, dolarda değer kaybı yaşanmayabilir.