Deniz Kahraman: Ekim 2015

27 Ekim 2015 Salı

Türk Piyasaları Olumsuz Ayrışıyor mu?

Küresel Piyasalar Özeti;
1) ABD ekonomisine yönelik soru işaretleriyle birlikte ilk faiz artışı 2015 yılı içinde yapılamayabilir.
2) Fed enflasyonda yükselişten "oldukça emin" olması, istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi durumunda, "verilere bağlı olarak" faizleri "her toplantıda" artırabilir.
3) Çin'de yaşanan "finansal türbülans" dolayısıyla, Fed'in faizleri Ekim'de artıracağı yönünde beklentiler geriledi.
4) Çin kaynaklı endişeler mevcut durum itibariyle Fed'in önüne geçmiş durumda.
5) Çin MB'nin 11 Ağustos'ta attığı devalüasyon adımı ve sonrasında 23 Ekim'de faiz indirimi endişeleri bir ölçüde hafifletti.
6) Türk piyasaları Çin kaynaklı birikimli etkilerin hafiflemesi ve Fed iyimserliğiyle birlikte dengeli duruyor.

Düşünceler
Piyasa katılımcılarının önemli bir kısmı Türk piyasalarının yaşanan ekonomik-politik gelişmeler neticesinde olumsuz ayrıştığını düşünüyor.
Pek çok piyasa katılımcısı da "kötümser" görüşe sahip..
Bu fikre varmak için; Türk piyasalarının gelişen piyasalara olan getiri farkını basit olarak incelemek gerekiyor..

1) Türk Piyasaları Getiri Farkı
Grafikte basit olarak 5 yıl önce tam da bugün sıfır seviyesi kabul edilerek o tarihten bu yana gelişen piyasalar endeksi ve Türkiye ETF getirileri gösteriliyor.
Neden mi bakıyoruz?
Türk piyasaları gelişen piyasalara göre ne kadar ve hangi ölçüde olumlu veya olumsuz ayrışıyor.
Sorunun cevabını aramak için..
TUR ETF - EEM ETF getiri farkı 5 yıllık ortalama altındadır.
27 Ekim 2015 itibariyle 5 yıllık dönemde getiri farkı -10.73% seviyesindedir.
27 Eylül 2015 itibariyle söz konusu fark -12,53% seviyesindeydi.
Getiri farkı, an itibariyle Türk piyasalarının olumlu ayrıştığını göstermektedir.
1 aylık dönemde gelişen piyasaların getirisi 10,95% iken Türk piyasalarının getirisi 12,81% olmuştur.
Söz konusu fark -1 standart sapma seviyesine (-15,06%) yakındır.
Nasıl Okumalı?
Türk piyasalarında yaşanan olumsuz ayrışma düzeyi "aşırı" seviyelere henüz yaklaşmamış.
Özetle, şu an için gelişen piyasalardan "aşırı ayrışma" söz konusu değil.

Özetle;
Çin'de ekonomi yönetimin sert inişi önlemek maksadıyla aldığı/alabileceği proaktif tedbirler gelişen piyasaların yeniden güçlenmesini sağlayabilir.
Türk piyasalarının getiri farkı itibariyle tarihsel ortalamaya yakınsaması ilerleyen dönemde olumlu/olumsuz ayrışması durumunu getirebilir.

Deniz Kahraman

23 Ekim 2015 Cuma

Çin Devalüasyonu Üzerine

http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/1133789/cin-devaluasyonu-uzerine

Çin Merkez Bankası (PBoC) 11 Ağustos'ta para biriminin değerini düşürmek üzere 1994 yılından bu yana ilk ciddi adımı attı. Aylık bazda yuan dolar karşısında %2,6 değer kaybetti. Söz konusu adım piyasalarda ciddi bir oynaklık yarattı. ABD Merkez Bankası'nın Eylül'de faizleri artırması önünde önemli bir engel teşkil etti. Çin MB'nin adımı FX rejiminin bir miktar daha serbestleşmesi olarak değerlendirilebilir. Önceki politika rejimi PBoC tarafından kurun daha sıkı bir şekilde kontrolünü içermekteydi. MB adımın ardından, "merkezi kur" piyasa değerini ölçüde yansıtacaktır ifadesini kullandı.

Çin MB'nin hamlesi IMF ve Çin arasında yürütülen SDR (Özel Çekme Hakları) görüşmeleriyle uyumluluk taşıyor. Yuan SDR sepetine girecek 5 para biriminden biri olabilir. IMF söz konusu düzenlemeyi Eylül 2016'da yeniden değerlendirmeye alacak. Devalüasyonun piyasalarda bu denli yankı bulmasında, Yuan bazlı para alışverişinin son dönemde gelişme göstermesi etkili görülebilir.

Çin ve Yuan Hakkında Önemli Tarihler
Temmuz 2005: Yuan/Dolar kurunun sabitlemesi uygulamasından vazgeçildi.
Aralık 2007: ABD yuanın %40 düşük değerlenmiş olduğunu iddia etti.
Ağustos 2008: Küresel finans kriziyle Yuan/Dolar paritesi yeniden sabitlendi.
Nisan 2012: Yuan ticaret bandı %0,50 seviyesinden %1,00 seviyesine çıkarıldı.
Haziran 2013: İngiltere MB, PBoC ile kur swapı anlaşması imzalayan 20. MB oldu.
Eylül 2013: Şangay Serbest Ticaret Bölgesi kuruldu. FX takasları için şartlar kolaylaştı.
Mart 2014: Yuan ticaret bandı %1,00 seviyesinden %2,00 seviyesine çıkarıldı.
Kasım 2014: Şangay ve Hong Kong Borsaları arasında bağlantı sağlandı.
Temmuz 2015: İhracat gelişimi yıllık bazda %8,9'a geriledi. Değerlenen yuan rekabetçiliği olumsuz etkiledi.
Ağustos 2015: PBoC orta nokta yuan kurunu tek günde %1,9 devalüe etti. IMF kararı "daha serbest piyasa koşulları" yönünde bir adım olması nedeniyle memnuniyetle karşıladı.

Yuan Reel Efektif Döviz Kuru
Grafikte yuanın ticaret ağırlıklı olarak değeri (kırmızı) ve ihracatın yıllık değişiminin 3 aylık hareketli ortalaması (gri) gösteriliyor. Reel efektif kurun zayıflamasıyla ihracat arasındaki ilişki ters yönlü olarak görülebilir. Çin ihracat odaklı bir ekonomi olduğu için, yuanın değer kaybetmesi ihracat avantajı sağlayabilir.

Çin Devalüasyonu ve Kaybedenler
Yuanın değer kaybetmesi Çinli hanehalkının dolar cinsinden alım gücünü düşürebilir. Böylelikle ithalat talebi gerileyebilir. Grafikte ülkelerin toplam ihracatının ne kadarını Çin'e yaptığı gösteriliyor. Avustralya, Güney Kore, Tayvan, Yeni Zelanda ve Japonya ilk sıraları alıyor. Yatırım bankaları ilgili ülke ekonomilerine ilişkin görüşlerini aşağı yönde revize ediyor. Bütün bu gelişmelerle birlikte emtia fiyatlarının düşüşü de dikkate alındığında, ilgili ülke ekonomilerinin durumu oldukça zor gözüküyor. 
Çin MB'nin agresif adımı sonrasında piyasalarda yaşanan çalkantıyı 10-19 Ağustos kesitinde tek bir resimde ilgili grafikte görebiliriz. WTI Petrol, Bakır, Rus Rublesi, Yuan, INR, KRW, MXN, BRL ve AUD en fazla değer kaybeden varlıklar oldu.

Deniz KAHRAMAN

Çin MB Aksiyonu ve Nedenler

http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/1150839/cin-mb-aksiyonu-ve-nedenler

Çin ekonomisinin hız kesmesiyle birlikte, ülke ekonomisi üzerinde aşağı yönlü riskler devam ediyor. Çin Merkez Bankası Kasım 2014'ten bu yana altıncı kez faizleri indirdi. 1 yıllık gösterge borç verme faizi 25 baz puan indirilerek 4,35% seviyesine çekildi. 1 yıllık referans mevduat faizi ise 1.50% seviyesine çekildi. Çin MB böylelikle 2008/09 küresel finans krizinden bu yana en agresif parasal genişleme dönemini yaşıyor. Çin ekonomisi hatırlanacağı üzere 2015 yılı üçüncü çeyreğinde %6,90 büyüme kaydetmişti. 2015 yılı için ifade edilen %7 büyüme hedefine ulaşmak maksadıyla mücadele devam ediyor. Çin hamlesi önemli ölçüde zayıf enflasyonla ilişkilendirilebilir. Bir diğer yandan mevduat faizinde tavanın kaldırılması da yuan liberalizasyonu yönünde bir adım olarak görülebilir.

Çin Büyüme Rakamı
22 Ekim tarihi itibarıyla ECB Başkanı Mario Draghi'de Aralık'ta daha fazla parasal genişleme gelebileceğini ifade etmişti. Çin MB'nin adımıyla da birlikte küresel risk iştahı güç kazanabilir.
Grafikte Bloomberg aylık Çin Büyüme tahmini Eylül ayı itibarıyla 6.55% seviyesine işaret ediyor. Bu durumda piyasa katılımcıları ilerleyen dönemde Çin ekonomisinin daha fazla hız kesmesini bekliyor olabilir. Ancak, Çin MB'nin 23 Ekim tarihli hamlesi beklentiler kanadını destekleyebilir.

Deniz KAHRAMAN

16 Ekim 2015 Cuma

Fed Faizleri Daha Geç Artırabilir


ABD'de ekonomik aktivitenin yılın son çeyreğinde hız kesmeye başlamasıyla birlikte faizlerin 2015 yılı içinde artma ihtimali düşmeye başladı. New York Fed Başkanı Willam Dudley 15 Ekim Perşembe günü Washington'da yaptığı açıklamasında "ekonomik aktivitenin hız kestiğine" işaret etti. 14 Ekim Çarşamba günü itibarıyla açıklanan üretici fiyatları, perakende satışlar, enflasyon ve envanter verileri üçüncü çeyrek büyümesine ilişkin zayıflığa işaret ediyor. Mevcut durumda faiz vadeli kontratları 2015 yılında faizlerin artırılma ihtimaline %30'dan düşük ihtimal veriyor. Önceki ay söz konusu ihtimal %60'dan düşük bir rakama işaret ediyor. Hesaplamalar ilk faiz artışı sonrasında faizlerin 0,375% seviyesine ulaşacağını gösteriyor.
Fed üyesi Brainard 12 Ekim Pazartesi günü yaptığı konuşmasında, sürekli düşük enflasyon ve Çin kaynaklı oynaklık ekonomik aktivite üzerinde risk yaratıyor. Bu nedenle erken faiz artışı geç faiz artışından daha fazla risk yaratacak şekilde görünüyor. 16-17 Eylül 2015 tarihindeki FOMC toplantısında Fed Başkanı Janet Yellen ilk faiz artışının 2015 yılı içinde gerçekleştirileceğini ifade etmekteydi. 17 FOMC üyesinden 13'ünün düşüncesi de bu doğrultudadır. 27-28 Ekim tarihli FOMC toplantısında faizlerin artırılma ihtimali, 15-16 Aralık FOMC toplantısına görece oldukça düşük değerlendiriliyor.

Özetle 2015 yılı içinde faizlerin artırılma ihtimali hala geçerli. Ekim ve Kasım ayı İstihdam Raporu Aralık seçeneği açısından oldukça önemli görülüyor.
Deniz KAHRAMAN

15 Ekim 2015 Perşembe

Fed'in Faizleri Bu Yıl Artırma İhtimali Düşüyor

http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/1037314/fedin-faizleri-bu-yil-artirma-ihtimali-dusuyor

ABD'de ekonomik aktivitenin hız kesmesi, beraberinde enflasyonda da zayıflığın sürmesi ilk faiz artışına 2015 yılı içinde başlanma ihtimalinin düşmesine neden oluyor. Fed enflasyonun hedefe doğru ilerlediğinden oldukça emin olması, istihdam piyasasında daha fazla gelişme görmesi durumunda, verilere bağlı olarak faizleri her toplantıda artırabilir.

Tüketim harcamaları, enflasyon ve istihdam verilerinin Eylül'de zayıf gerçekleşmesiyle birlikte faizlerin 27-28 Ekim Fed/FOMC toplantısında artırılma ihtimali oldukça düşük görülüyor. Piyasa katılımcıları faizlerin Ekim'de artırılma ihtimalini %4 olarak fiyatlıyor. Aralık'ta faizlerin artırılma ihtimali ise %26,1.

14 Ekim Çarşamba günü açıklanan ABD Eylül ayı Perakende Satışlar rakamı 0,10% gelişme gösterdi. Otomotiv ve yakıt satışları dışarıda bırakıldığında ise söz konusu gerçekleşme sıfır olarak görünüyor. ÜFE verisi ise Eylül ayı itibarıyla yıllık bazda -1,1% gerçekleşti. Söz konusu geri çekilme uzun dönem açısından oldukça dikkat çekici bir geri çekilme olarak rapor ediliyor.

16-17 Eylül Fed/FOMC toplantısında faizlerin artırılma ihtimali Ağustos ayı öncesine kadar yüksek görülmekteydi. Ancak 11 Ağustos'ta Çin devalüasyonuyla başlayan "finansal türbülans" Fed'in adım atmasını engellemiş olabilir. Hali hazırda 17 Fed üyesinin 13'ü ilk faiz artışının 2015 yılı içinde gerçekleşeceğini düşünüyor. Fed Başkanı Janet Yellen da bu fikre katılan komite üyelerinden biri.

Fed üyesi Brainard içinde bulunduğumuz haftanın ilk günlerinde "ekonomik görünüm üzerindeki riskleri" görmek gerektiğine dikkat çekiyor. Bir diğer yandan Fed üyesi Tarullo ise, 2015 yılı içinde ilk faiz artışına başlanmasını "olası" olarak değerlendirmiyor. ABD'de ilk ve ikinci çeyrek büyümesine ilişkin oldukça yüksek isabetle tahmin yapan Atlanta Fed tarafından geliştirilen model 2015 yılı üçüncü çeyreğinde 0,90% büyüme öngörüyor.
Yararlanılan Kaynak: WSJ

Deniz KAHRAMAN

9 Ekim 2015 Cuma

ABD Ekonomisi Tam İstihdama Yakın

http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/955390/abd-ekonomisi-tam-istihdama-yakin

Fed enflasyonda yükselişten "oldukça emin" olması ve istihdam piyasasında"daha fazla gelişme" görmesi durumunda verilere bağlı olarak faizleriher toplantıda artırabilir. İstihdam piyasası yakın dönemde hız kesse de işsizlik oranının hali hazırda ulaştığı %5,1 seviyesi pek çok ekonomist tarafından "tam istihdam" seviyesine yakın olarak değerlendiriliyor. WSJ tarafından düzenlenen ankete katılan ekonomistlerin %56'sı ABD ekonomisinin 2016 yılının ilk yarısında tam istihdam seviyesine ulaşacağını düşünüyor.

Aralık 2007'de küresel finans krizi başladığında %10 seviyesinde olan işsizlik oranı neticesinde 15 milyon Amerikalı işsiz kalırken, Eylül 2015 itibariyle işsizlik oranı %5,1 seviyesine kadar geriledi. Söz konusu geri çekilmede ekonomik gelişmelerin yanında demografik değişim ve dönüşüm süreci de etkili olarak değerlendirilebilir. Eylül itibariyle işgücüne katılım oranının %62,4 seviyesine gerilediği görünüyor. 2014 yılı Aralık ayında ekonomistlerin çoğu işgücüne katılım oranının 2016 yılı sonuna kadar %63 seviyesine yükseleceğini düşünüyordu. Ekonomistlerin %20'si ise işgücüne katılım oranının %64'ü aşacağını düşünüyordu. Burada istihdam piyasası koşullarının iyileşmesiyle birlikte işgücüne dönen kesimin etkisi ifade edilmekteydi. Bugün ise 2016 yılı sonuna kadar işgücüne katılım oranında belirgin bir değişiklik beklenmiyor.

İşgücüne katılım oranının gerilemesinde, II. Dünya Savaşı sonrasındaki hızlı nüfus artışı (1946-1964) döneminin emekliye ayrılması da etkili olarak değerlendirilebilir. Bir diğer yandan genç nesil eğitimde daha uzun zaman harcarken, doğal olarak işgücünün dışındaki nüfus artıyor.

Tam istihdama yaklaşılmasına rağmen ekonomistler ekonomik görünümü karmaşık olarak değerlendiriyor. Küresel ekonominin hız kesmesinin ABD ekonomisi üstünde belirgin etkiler yaratmasından endişe ediliyor. Üçüncü ve dördüncü çeyrek büyümesine ilişkin tahminler aşağı yönde revize edilmeye devam ediliyor. 2015 yılı ilk yarısında başarılı bir tahmin dönemi geçiren Atlanta Fed GDPNow modeli 2015 yılı üçüncü çeyreği için %1,1 büyüme öngörüyor.

Özetle; İstihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görülse dahi, küresel ekonomik belirsizliklerle birlikte Fed ilk faiz artışına 2015 yılı içinde başlayamayabilir.
Yararlanılan Kaynak: WSJ

Deniz KAHRAMAN

İlk Faiz Artırımı ve Kalan Zaman

Küresel ekonominin en büyük ekonomilerinden olan, ABD, İngiltere ve Euro Bölgesi'nin ilk faiz artışına ne zaman başlayacağı oldukça önemli. ABD ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde hız kesmesi, istihdam ve enflasyon kanadında yaşadığı sorunlarla birlikte ilk faiz artışının 2015 yılı içinde gelme ihtimali oldukça düştü. Fed'in geciktiği denklemde İngiltere MB'nin de gecikmesi beklenebilir. ABD'de işin daha da ilginç tarafı dördüncü tur parasal genişlemenin ve/veya negatif faizin de tartışılması. Önemli piyasa katılımcıları ABD ekonomisinin resesyona girmesi durumunda Fed'in yeniden parasal genişleme programı başlatacağına inanıyor. Bunun için ise muhtemel tarih 2016 yılı olarak değerlendiriliyor. Fed'in 2011'de duyurduğu çıkış programını uygulayamadan terk etmesi, kredibilite kaybına da neden olabilir.

Grafikte Morgan Stanley ilk faiz artışına kalan zaman endeksi gösteriliyor. Yatırımcıların ilk faiz artışına ne kadar süre kaldığı yönündeki düşünceleri toplu olarak değerlendirilip endeks haline getiriliyor. Mevcut durumda Fed faiz artışına daha erken gidebilir. Turuncu oklar ise 1 Eylül tarihindeki beklentiyi gösteriyor. Mevcut durumdaki beklentilere göre, Fed 6 ay sonra, İngiltere MB 16 ay sonra, ECB 31 ay sonra ilk faiz artırımına gidebilir.

6 Ekim 2015 Salı

Brexit ve İtalya'ya Etkileri

http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/914013/brexit-ve-italyaya-etkileri

İngiltere'de 7 Mayıs'ta düzenlenen seçimleri kazanan David Cameron liderliğindeki Muhafazakar Parti seçimleri kazanması durumunda AB'den çıkışı 2017 yılına kadar referanduma götüreceğini seçim beyannamesine açıklamıştı. İngiltere'nin Bölge'den ayrılığı diğer üyeler açısından önemli sonuçları getirebilir. Konu hakkında  Instituto Affari Internazionali'den Dr. Eleonora Poli'nin çalışması söz konusu sürecin İtalya'ya etkilerini kaleme almıştır.

Poli'nin çalışmasına göre; hali hazırda yaşanmakta olan göçmen krizi istihdamın ve büyümenin artırılması üzerine çalışılmasını gerektiriyor. İngiltere'nin AB'den çıkışıyla birlikte AB bütçesine katkısının ortadan kalkacak olması İtalya'nın AB bütçesine daha fazla katkı koyması gerekliliğini ortaya çıkarabilir. Böylelikle İngiltere ayrılığı Bölge'nin diğer ülkelerinin de ayrılığına neden olabilir. İtalya'da hali hazırdaki politika yapıcıların yarısına yakını Euro karşıtı görüşlere sahip. Beppe Grillo önderliğindeki Beş Yıldız Hareketi AB üyeliğinin referanduma sunulması konusunda kampanya yürüyor.

2014'ten bu yana İtalya'nın İngiltere'ye ihracatı %9,4 gelişme göstermiştir. Değer olarak ise 9 milyar euro'ya karşılık gelmektedir. Ticari ilişkiler itibariyle İngiltere'nin AB'ye net katkısı 13.5 milyar euro tutarındadır. Bu nedenle İngiltere'nin ayrılığı AB bütçesine zarar verebilir. İngiltere'ye çalışmak amaçlı olarak hareketin AB'den ayrılık sonrasında daha güç olacağı varsayımı altında İtalya ekonomisi olumsuz etkilenebilir. İngiltere Ulusal İstatistik Bürosu'na göre 2014 yılı itibarıyla 150.000 İtalyan İngiltere'de ikamet ediyor.

Bütün bu gelişmeler ışığında İtalya, İngiltere'nin AB'de kalması için çaba göstermek isteyebilir. İtalya Başbakanı Renzi, Cameron'un "daha az bürokratik ve demokratik Avrupa" fikrini destekliyor.   
Yararlanılan Kaynak: LSE

Deniz KAHRAMAN

2 Ekim 2015 Cuma

ABD'de İstihdamın Kalitesi

http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/858831/abdde-istihdamin-kalitesi

ABD'de tartışılan konu istihdam piyasasının rakamsal olarak geldiği nokta, istihdamın kalitesi üzerine fikir edinmek için daha farklı detayları izlemek gerekiyor.

2 Ekim itibariyle açıklanan İstihdam Raporuna ilişkin bazı noktalara dikkat çekmek gerekiyor.

ABD'de Eylül ayında;
1) Tarım Dışı İstihdam alt kaleminde 142 bin yeni iş yaratıldı. (Önceki: 173 bin)
2) İşsizlik Oranı %5.1 gerçekleşti. (Önceki: %5,1)
3) Ortalama Saatlik Kazançlar aylık %2,20 (Önceki: %2,20)
4) İşgücüne Katılım Oranı %62,3 gerçekleşti. (Önceki: %62,6)

Rakamlar istihdam piyasasının zayıfladığına işaret ediyor. Ancak bazı alt detayları incelemek faydalı olacaktır. Ağustos ayı tarım dışı istihdam rakamı ise 136 bin seviyesine revize oldu.

Nitelikler
1) Ekonomik nedenlerle yarı zamanlı çalışan hane halkı
Eylül 2015 itibariyle ekonomik nedenlerle yarı zamanlı çalışan istihdamı 437.000 kişi azalarak 6 milyon 46 bin kişi oldu. Ağustos'ta söz konusu rakam 6 milyon 483 bin kişi seviyesindeydi.

Ağustos'ta aynı alt kalem 158.000 kişi artarken, Ağustos'ta 437.000 kişi azaldı !

Bu durumu "olumlu" bir gelişme olarak değerlendirebiliriz.

2) Ekonomik olmayan nedenlerle yarı zamanlı çalışan hane halkı
Ekonomik olmayan nedenler; çalışanların kendi isteğiyle yarı zamanlı çalışmaktan yana tercihini kullanması olarak ifade edilebilir. Bu durumda Obamacare paketinin etkilerini de dikkate almak gerekebilir.

Özellikle son dönemde yaşanan artış, "sosyo-ekonomik" nedenlerden ileri geliyor.

Eylül 2015 itibariyle, ekonomik olmayan nedenlerle tarım dışı sektörlerde yarı zamanlı çalışanların sayısı 19 milyon 656 bin kişi olarak gerçekleşti.

Ağustos'ta aynı alt kalem  59.000 kişi azalırken, Eylül'de 211.000 kişi artto !

Bu durum çalışanlar açısından yarı zamanlı çalışmanın genel trend itibariyle "daha tercih edilir" görüldüğünü ortaya koyuyor.

İstihdam Piyasası Üzerine Çıkarımlar;
1) İşgücüne katılım oranı "sosyo-ekonomik" gelişmeler neticesinde de zayıflıyor.
2) Obamacare paketi daha fazla hane halkını istihdam piyasasının dışında kalmak konusunda cesaretlendirdi.
3) Sosyal değişimi oluşturan bir diğer nokta, 1946-1964 baby boomer neslinin işgücünün dışında kalması.
4) Varlık fiyatlarının yarattığı servet etkisi de işgücünün dışında kalma isteği yaratıyor.

Üzerine düşünülmesi gerekenler..
6 milyon Amerikalı ekonomik nedenlerle yarı zamanlı çalışmak zorunda.

Rakam bir türlü kriz öncesi seviyenin yanından dahi geçemiyor.

2.1 milyon Amerikalı ise sadece yarı zamanlı iş bulabiliyor.

Ekonomik olmayan nedenlerle yarı zamanlı çalışanların sayısı 20 milyon kişi ve bu rakam "tercihler" ve "politikalar" neticesinde artmaya devam ediyor..

İstihdam piyasası üzerine çıkarımları şimdilik burada noktalayabiliriz..

Deniz KAHRAMAN

1 Ekim 2015 Perşembe

ABD İstihdam Piyasasında Son Durum

ABD ekonomisi küresel finans krizi sonrasında gelişme göstermeye devam ediyor. İstihdam piyasasındaki gelişme oldukça dikkat çekici olarak değerlendirilebilir. Ağustos 2015 itibariyle ulaşılan %5,1 işsizlik oranı, doğal işsizlik oranı (NAIRU) olarak ifade edilen 4.9-5.2% aralığı içinde gerçekleşmiştir.

Fed enflasyonda %2 hedefine doğru hareketten "oldukça emin" olması ve istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi durumunda verilere bağlı olarak faizleri her toplantıda artırabilir. Komite üyeleri uzun dönemde enflasyonun %2 hedefine doğru ilerleyeceğini düşünüyor. Bu nedenle istihdam piyasasına daha fazla önem atfedilebilir.

Açılan İş İmkanı Başına İşsiz Sayısı
Grafikte açılan iş başına işsiz sayısı gösteriliyor. Söz konusu oran Nisan 2001'den bu yana en düşük seviyeye karşılık geliyor. Bu durum ücretlerin ilerleyen dönemde yükselmesini sağlayabilir. İşletmeler işgücü temininde daha sıkı piyasa koşullarıyla mücadele etiği için daha fazla ücret vermek durumunda kalabilir. Hali hazırda bir önceki yılın aynı dönemine göre ortalama saatlik kazançlar (AHE) %2 seviyesiyle kriz öncesi seviyeye (%3-3,5) henüz ulaşabilmiş değil.

ABD'nin önemli merkezlerinden biri olan Silikon Vadisi'nde istihdam piyasasındaki katı durum işletmeleri çalışanlara daha fazlasını sağlamaya itiyor. Sınırsız izin ve/veya ücretli izin teşvik politikalarından bir kaçı olarak ifade edilebilir.

İstihdam Raporu
ABD'de Eylül ayı İstihdam Raporu 2 Ekim Cuma günü 15:30 itibarıyla açıklanıyor. Piyasa katılımcılarının beklentisi tarım dışı istihdam kaleminde 200 bin kişi artış görüleceğini gösteriyor. İşsizlik oranının ise yedi yılın en düşük seviyesi olan 5.1% seviyesinde sabit kalması bekleniyor.
Deniz KAHRAMAN