23 Eylül 2015 Çarşamba
18 Eylül 2015 Cuma
Fed Çıkış Programı ve Etki Alanı
ABD Merkez Bankası 21-22 Haziran 2011 toplantı metninde ilk olarak yer alan, "çıkış programı" ilkelerini uygulamaya devam ediyor. 18-19 Haziran 2013 tarihinde ise programın uygulamaya başlanacağı sinyali verilmişti. Bankacılık sisteminin küresel finans krizi öncesine göre daha büyük bilançoya sahip olması çıkış programının etkisinin görece büyük olmasına neden olabilir.
ABD merkezli büyük bankaların nakit varlıkları 1.2 trilyon dolar gibi oldukça büyük bir rakama işaret ediyor. Fed nezdinde tutulan banka mevduatlarının büyüklüğü ise 2.5 trilyon dolar. Fed bilançosu ise böylelikle 800 milyon dolar seviyesinden 4.5 trilyon dolara yükselmişti. Böylelikle faizlerin artışı bankaların elinde bulunan mevduatların yüksek olması dolayısıyla büyük bankaları "yüksek ölçüde" etkilemeyebilir. Böylelikle faizlerin bankalar üzerindeki kontrol etkisi görece düşük olabilir.
Deniz KAHRAMAN
Enflasyon Hedefi Gözden Geçirilebilir
http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/650410/enflasyon-hedefi-gozden-gecirilebilir
Fed enflasyonda %2 seviyesini hedef olarak kabul ediyor. Ancak, teknolojik değişim ve dönüşüm süreci enflasyon hedefinin tartışılmasına yol açabilir. Enflasyon göstergesi olarak baz alınan Çekirdek Kişisel Tüketim Harcamaları (PCE) son 20 yıllık dönemin ancak %26'sında hedefi aşabilmiştir. Petrol sektöründe kaya gazı tekniğinin kullanılması, online ticaret ve mobil uygulamalar maliyet avantajı sağlayarak fiyatlar genel düzeyini aşağı çekiyor olabilir. Bütün bu gelişmeler ışığında Fed üyeleri enflasyon hedefini aşağı çekmeyi tartışabilir.
Newyork'ta bulunan Decision Economics Inc'in ekonomisti Allen Sinai teknolojinin enflasyon dinamiklerini değiştirdiğini ifade ediyor. 40 yıldan uzun süredir ABD ve küresel ekonomiyi yakından izleyen Sinai %2 enflasyon hedefinin artık bir geçerliliği kalmadığı görüşünü savunuyor. Kişisel görüşüne göre %1,50 civarında enflasyon kabul edilebilir bir seviyedir. Ancak söz konusu seviye tabii ki tartışmaya açık bir konudur.
Fed Aralık 2012 toplantısından bu yana %2 enflasyon hedefini benimsemişti.
Deniz KAHRAMAN
ABD ve Negatif Faiz
ABD'de 16-17 Eylül Fed/FOMC toplantısı sonuçları 17 Eylül Perşembe günü 21:00 itibariyle açıklandı. Fed faizleri küresel ekonomi ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde ve enflasyonun yakın dönemde aşağı yönlü baskı altında kalmasıyla sabit tutma kararı aldı. Fed faizleri Ekim veya Aralık'ta artırmaya karar verebilir. Fed enflasyonda %2 seviyesine doğru hareketten "oldukça emin" olması, istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi durumunda, verilere bağlı olarak faizleri "her toplantıda" artırabilir.
Fed üyelerinin faizleri yıl sonunda nerede gördüğünü gösteren dot-plot çalışması üyelerin faiz tahminlerinin gerilediğini gösteriyor. Fed üyeleri faizlerin daha düşük bir eğimde artacağını düşünüyor. Üyelerden biri ise Federal Fonlama Faizi'nin 2016'ya kadar negatif olması gerektiğini düşünüyor. Negatif mevduat faizi Fed'e parkeden 2.5 trilyon dolarlık büyüklüğün serbest kalması anlamına gelebilir.
Minneapolis Fed Başkanı Narayana Kocherlakota enflasyon çekincesiyle faizlerin 2015 itibariyle negatife çekilmesi gerektiğini düşünüyor.
Deniz KAHRAMAN
17 Eylül 2015 Perşembe
14 Eylül 2015 Pazartesi
Merkez Bankaları ve Faiz Artışı
http://parahaberi.com/tr-TR/haberler/587055/merkez-bankalari-ve-faiz-artisi
Fed/FOMC toplantısı 16-17 Eylül tarihinde gerçekleştirilecek. Komite üyeleri ilk faiz artışına Eylül ve/veya sonrası belirsiz bir tarihte verilere bağlı olarak başlayabilir. Faiz artışına bu hafta veya ileri bir tarihte başlansa da faiz artış sürecinin "kademeli" olması bekleniyor.
İsveç, İsrail, Kanada, Güney Kore, Avustralya ve Şili geçtiğimiz yıllarda faizleri artırmış, ancak pek çoğu ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı için faizleri yeniden indirmek durumunda kalmıştı. ABD'nin de ilk faiz artışına ekonomik aktivite güçlüyken başlaması, olası bir resesyon durumunda hareket alanı yaratabilir.
Yakın dönem MB'lerin birbiriyle çelişen açıklamalar yaptığı bir dönem, Avrupa Merkez Bankası 2011'de yükselen emtia fiyatlarından tedirginlik duyarken, son dönemde emtia fiyatlarının düşüşünden tedirginlik duyuyor. Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer İsrail MB'nin başında iken, Eylül 2009'da 0,50% olan faizleri Mayıs 2011'de 3,25% seviyesine kadar artırmıştı. Avrupa'da ekonomik büyüme ve enflasyonun yönü aşağı çevirmesiyle birlikte, Fischer sonrasında göreve gelen Karnit Flug faizleri 0,10% seviyesine kadar çekmişti. 2015 yılının sonu 2016'nın ilk aylarında Fed ve İngiltere MB'nin ilk faiz artışına başlayacağı düşünülüyor.
Fed'in faiz artış sürecini değerlendirirken, geçmiş deneyimleri de incelemek gerekiyor. İsveç MB (Riskbank) 2010'da konut piyasasının aşırı ısınması nedeniyle faizleri yüksek işsizlik oranına rağmen artırmıştı. Temmuz 2010'da faizler %1,75 seviyesinden 2,00% seviyesine artırılmıştı. Faiz artışı enflasyon ve istihdam piyasasının zayıflamasına neden olmuştu. İsveç MB erken faiz artışı sonrasında faizleri -0,35% seviyesine kadar indirmek durumunda kalmıştı. İsveç deneyimi faiz artışına erken başlamanın yanlış sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor. ECB eski Başkanı Jean-Claude Trichet ise 2011'de emtia fiyatlarının yükselişiyle birlikte enflasyon yaşanacağı çekincesiyle faizleri artırmıştı.
Fed ise 1936 yılında 1929 ekonomik buhranından 7 yıl sonra bankaların zorunlu karşılık oranlarını artırmıştı.Hükümet ise aksiyon beraberinde vergi artışları ve kamu harcamalarını kısmıştı. Söz konusu aksiyonlar kredi büyümesini kısarak büyüme ve istihdam kanadını olumsuz etkilemişti. İkinci Dünya Savaşı'ndan üç ay sonra ise Fed kolay para politikasından çıkmak yönünde adım atmıştır. 1948'e kadar üç aylık hazine tahvil faizi %1 üstüne çıkmamış iken, 1952'ye gelindiğinde %2'ye yükselmiştir. Geçmişte yaşanan "agresif" deneyimler piyasa katılımcılarının faiz artışından endişe etmesine sebep oluyor. Ancak Fed üyeleri bu sefer faiz artışının "kademeli" olacağını ifade ediyor.
Fed her ne kadar faiz artış sürecini kademeli olarak gerçekleştireceği ifadesini kullansa da, hala faizlere ilişkin beklentiler hatırı sayılır ölçüde yüksek. 2016 yılı sonu itibariyle komite üyeleri faizleri 1.625% seviyesinde görüyor. 2017 yılı sonu itibariyle ise faizlerin 2.875% seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Piyasa katılımcıları ise faiz artışının "daha kademeli" olacağını düşünüyor. Faiz vadeli kontratları fiyatlamasına göre 2016 yılı sonunda faizlerin hala %1 altında olması bekleniyor.
Fed üyeleri Eylül toplantısında faizleri "kademeli" şekilde artıracağını göstermek için, faiz tahminlerini aşağı yönde revize edebilir.
Grafikte NY Fed tarafından yayınlanan efektif federal fonlama faizi (FFR) gösteriliyor. 10 Eylül itibariyle 0,14% seviyesinde. Faizler hali hazırda 0-0,25% aralığında tutuluyor. 15 baz puanlık bir faiz artışı (0,15-0,40%) neredeyse hiç faiz artışı yapılmamış anlamına gelebilir.
Yararlanılan Kaynak: WSJ
Deniz KAHRAMAN
9 Eylül 2015 Çarşamba
ABD İstihdamı Güçlenmeye Devam Ediyor
ABD'de İstihdam Piyasası Koşulları Endeksi (LMCI) Ağustos ayı itibariyle ılımlı bir gelişme göstererek güçlenmeye devam etti. İstihdam piyasası koşullarının güçlenmesi, işsizlik oranının geri çekilmesi ve tüketici güveniyle açıklanabilir. Temmuz'da 1.8 olarak açıklanan ilk tahmin de 2.1 seviyesine doğru yukarı yönde revize edildi.
Fed üyeleri hali hazırda, enflasyonda %2 hedefine doğru yükselişten "oldukça emin" olması durumunda, istihdam piyasasında "daha fazla gelişme" görmesi durumunda, "verilere bağlı olarak" faizleri "her toplantıda" artırabilir. 16-17 Eylül tarihinde düzenlenecek Fed/FOMC faiz kararı bu yönüyle önemli görülebilir. Eylül'de ilk faiz artışına başlanma ihtimali piyasa katılımcıları tarafından %28 olarak fiyatlanıyor. Önceki aylarda söz konusu ihtimal %50 seviyesindeydi.
Deniz KAHRAMAN
8 Eylül 2015 Salı
ABD'de Deflasyon Olasılığı Yeniden Yükseliyor
Enflasyona endeksli tahvillerin fiyatlamasından hesaplanan 5 yıllık deflasyon olasılığı ihtimali Atlanta Fed tarafından 2010'dan bu yana yayınlanıyor. Deflasyon olasılığı endeksi 5 yıllık dönemde deflasyon görülme ihtimalinin piyasa tarafından nasıl fiyatlandığını gösteriyor. Model, enflasyona endeksli tahvillerden (TIPS) beklenen getiriye dayanıyor. Grafikte 2020 yılında enflasyonun Nisan 2015 (-0,20%) seviyesinden daha düşük olma ihtimali gösteriliyor. 11 Ağustos'tan bu yana ilk defa deflasyon olasılığı yükseliyor.
11 Ağustos tarihi hatırlanacağı üzere Çin MB'nin yavaşlamanın önüne geçmek maksadıyla para biriminin değerini düşürmek için adım attığı tarih. İlgili tarih sonrasında küresel piyasalarda oynaklık oldukça yükselmişti. Emtia fiyatlarının uzun süre düşük kalacağı endişesi de ABD'de deflasyon görülme ihtimalinin yükselmesine neden olabilir.
Deniz KAHRAMAN
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)